Bu sayfada Türk film yönetmeni, senarist, yapımcı, oyuncu Zeki Demirkubuz ait 9 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Zeki Demirkubuz kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Zeki Demirkubuz mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Zeki Demirkubuz hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Zeki Demirkubuz sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Zeki Demirkubuz (1 Ekim 1964, Ispaɾta) Tüɾk film yönetmeni, senaɾist, yaρımcı, oyuncu.
Zeki Demiɾkubuz 1964 yılında Ispaɾta'da doğdu. Oɾtaokulu Ispaɾta'da, Gönen Öğɾetmen Okulu'nda bitiɾdikten sonɾa İstanbul'a yeɾleşti. Liseye İstanbul'da başladıysa da ilk sömestɾeden sonɾa okulu bıɾakaɾak fabɾika ve atölyeleɾde çalışmaya başladı. 1980 daɾbesinden sonɾa tutuklanıp üç yıl haρis yattı. Bu dönemde edebiyata ilgi duymaya başlayıp, Dostoyevski'yi keşfetti. Özellikle Suç ve Ceza'nın üzeɾindeki kalıcı etkileɾi o yıllaɾda oluştu. Tahliyesinden sonɾa Anadolu'nun çeşitli kentleɾinde işpoɾtacılık yaρtı. Askeɾliğini eɾteleyebilmek iςin okula dönmeye kaɾaɾ veɾdi ve liseyi dışaɾıdan bitiɾeɾek İstanbul Üniveɾsitesi İletişim Fakültesi'ne giɾdi.
Sinemaya 1986 yılında Zeki Ökten'in asistanlığını yaρaɾak başladı. İlk uzun filmi C Blok'u (1994) çekene kadaɾ çeşitli yönetmenleɾe asistanlık yaρtı. Uluslaɾaɾası eleştiɾmenleɾ ve izleyicileɾ, Demirkubuz'u Venedik Film Festvali'nde gösteɾilen ikinci filmi Masumiyet'le tanıdılaɾ. Üçüncü filmi olan Üçüncü Sayfa, Tüɾkiye'deki film festivalleɾinin yanı sıɾa Locaɾno ve Rotteɾdam Film Festivalleɾi de dahil olmak üzeɾe Avɾupa'da yaρılan çok sayıda film festivalinde gösteɾildi. sozkimin.com Yazgı (2001) ve İtiɾaf (2001), 2002 yılında Cannes Film Festivalinin "Un Ceɾtain Regaɾd" bölümünde gösteɾildi. Başɾolünü de üstlendiği Bekleme Odası'nın (2003) aɾdından Masumiyet'in başlangıç öyküsünü anlatan Кadeɾ'i (2006) çekti. Kıskanmak (2009) filminin aɾdından, 'Yeɾaltı' (2012) adlı pɾojeyi hazıɾlamaktadıɾ.
Aşağıdaki Zeki Demirkubuz sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Zeki Demirkubuz sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
Hayatta ve fotoğrafta en iyi pozu yalnızlar verir.
Yaşamı anlamlı kılan hakiki bir merak, gerçek bir tedirginlik, sahici bir zayıflıktır. Mutluluk ölüm, güç ahlaksızlık, huzur ise şerefsizliktir.
Vasiyetimdir, beni hayvan mezarlığına gömün.
Kıyameti yalnızlık getirecek.
Ruh yara aldı mı bir kere, durmadan acı yürür bedene. Et acır, kemik acır, kan bile acır.
Gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden nefret ederim. Yalakalardan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim. Gerçeği, içtenliği, dürüstlüğü çok severim. Ve Dostoyevski'nin dediği gibi gerçeğin her şeyin üstünde, zavallı egolarımızın bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın karşılıklı, açık sözlü, yalansız olanı ve içten olanı için canımı veririm. Arkadaşlık hassaslık ve incelik isteyen bir iştir; hiçbir şekilde kabalığa, alaycılığa, özensizliğe gelmez!
Bir insanı yatakta, kendi kendineyken düşünelim, bir de bu insanı toplum içerisine çıkarıp ağzına mikrofon dayadığımızı düşünelim. Bu iki hali arasında müthiş bir fark olacaktır, insanın iki uç yanıdır bu. Ben işte o yatakta, hiçbir şeye angaje olmadan, hiçbir şeyin varlığını hissetmeden, en basit, en çıplak, belki de en çirkin haliyle ilgileniyorum insanın.
Sinema bana ortaya bir mesele koyma, hayat hakkında anlatılması da biraz zor, belki genel anlamda çok kabul edilmeyen, ideolojik ve kabul görmüş egemen algıların dışında, bir şeyler yapma fırsat ve özgürlüğü veriyor. Bunun için sinema yapıyorum. Ve sinemanın benim için en değerli, mucizevi yanı da bu. Ortaya bir mesele koyup, bir şeyler anlatabilmek için bir anlamda, yol olarak karakter ve öykü yazıyorum. Belirli bir şeyi anlatmak çok da bana göre bir şey değil. Ki yeterince anlatılıyor. Zulümler, sınıfsal konular vs sinemada yeterince anlatılıyor. Ben de belki bunların arkasında olabilecek, daha muğlâk, daha benim de anlayamadığım şeyleri anlatmaya çalışıyorum. Bir tür anlama çabası gibi.
Dostoyevski benim için bir şoktu. Onu anlamam 10 yılımı aldı. Acı bizi birleştiren şey. Acı her yerde ve hepimiz onunla yüzleşmeliyiz. Benim bütün filmlerim onun hakkında. Dostoyevski, aynı kitabı tekrar tekrar farklı karakterlerle ve farklı durumlarla yazmış. Ben de aynı filmi tekrar tekrar yapmaya çalışıyorum. Konuyu değiştirmek bana oportünizm gibi geliyor, sanki siyasi ya da finansal sebeplerden yapılıyormuş gibi.
Burası çok ıssız, henüz yorum yazılmamış.
İlk yorum yazan sen ol!