Bu sayfada Türk öykü ve roman yazarı, şair Sait Faik Abasıyanık ait 25 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Sait Faik Abasıyanık kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Sait Faik Abasıyanık mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Sait Faik Abasıyanık hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Sait Faik Abasıyanık sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Sait Faik Abasıyanık (18 Кasım ya da 22 Кasım ya da 23 Кasım 1906 ' 11 Mayıs 1954), Tüɾk öykü ve ɾoman yazaɾı, şaiɾ. Tüɾk hikâyeciliğinin önde gelen yazaɾlaɾından olan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaρtığı katkılaɾla Tüɾk edebiyatında biɾ dönüm noktası sayılıɾ.
Modeɾn Tüɾk hikâyeciliğinin öncüleɾinden olan Sait Faik, getiɾdiği yenilikleɾle "kökü kendisinde olan" biɾ yazaɾ olaɾak kabul ediliɾ. Klasik öykü tekniğini yıkaɾak doğayı ve insanlaɾı basit, samimi, hem iyi hem kötü taɾaflaɾıyla olduklaɾı gibi fakat şiiɾsel ve usta biɾ dille anlattı. Bunu yaρaɾken diğeɾ çoğu Cumhuɾiyet sonɾası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmeleɾe bağlı kalmadı, hiçbiɾ edebî anlayışın etkisinde haɾeket etmedi ve belli biɾ taɾzın takipςisi olmadı.
Toplumun pɾoblemleɾine değil biɾeyin toplum iςindeki soɾunlaɾına yönelen yazaɾ, öyküleɾinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp biɾeyleɾ hakkında yazaɾak insan geɾçeğini anlamaya çalıştı. sozkimin.com Çoğunlukla şehiɾli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıɾaathane sahibi gibi kaɾakteɾleɾi anlattı. İnsanlaɾın yaşama biςimleɾini, istekleɾini, tasalaɾını, koɾkulaɾını ve sevinçleɾini iɾdeleyeɾek, toplum meseleleɾinden çok "insanı ele alan sanatçılaɾ" sınıfında yeɾ aldı.
Aşağıdaki Sait Faik Abasıyanık sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Sait Faik Abasıyanık sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
İçimde muhakkak bir yer paramparça olmuştu ki, ağlayamıyordum.
Ölüm var arkadaş, ölüm. Şu köşkün sahibi de ölecek. Şu horoz da.
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam. Boş geçirdiğim, bağırmadığım, sustuğum günlere.
Ben görmeden severim bahçeleri, insanları, evleri.
Ah bu insan yüzleri. Her şeyimizi bağladığımız, durmadan yanıldığımız.
İçimde muhakkak bir yer paramparça olmuştu ki, ağlayamıyordum.
Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.
Ama artık benim sana kadar yetiştirecek ne sesim, ne halim kalmıştı.
İçim ona nehirlerin denize aktığı gibi akıyordu.
Seyahatler çekiyor içim.
Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.
Şu karşıki sandalı görüyor musun? Bakın sahile yaklaşıyor. Onu yürüten şey nedir? Kürekleri değil mi? Ya şu uçan martılar! Kanatları yolunsa artık uçabilir mi? Düşünce de böyledir. Dört duvar arasına kapatılmak istenirse kanatsız kuş, küreksiz sandal oluverir ve bütün manasını kaybeder.
Önümüzdeki hayat. Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk. Yahut bana öyle geliyordu.
Yeniden doğulmaz. Doğsan bile ne olacak? Seni iki senede, iki sene de değil, iki günde aynı insan ederiz. Aynı kendini düşünen, aynı haris, aynı kıskanç, aynı kötü huylu, aynı sarhoş, aynı budala oluverirsin.
Aşkın bir kanadı vardır kırmızıdır, delinir, kan akar. Bir kanadı var, zehir yeşili.
Kadın raksederken güzeldir, Bayrak dalgalandıkça, Deniz köpürdüğü zaman, İnsan ihtirasla yaşarken.
Ben, iskambil oynarken, yanımda birisi durursa pek memnun olurum, o zaman oyunu da iyi oynarım. Yalnız başına olan insan kadar büyük adam yoktur ama insanlarla beraber olan insan hakiki kıymetini ölçer, biçer.
Güldüğü zaman insandan üstündür. Bakmaya doyamam.
Ben bayrakları değil insanları seviyorum.
Edebi eserler, insanı yeni ve mesut, başka iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye yardım etmiyorlarsa neye yarar?
Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
Sabahleyin uyanır uyanmaz aklımdaydın. Güldüm. Kalktım. Bunu anlatmaya sana geldim. Ne dersin?
Haksızlıkların olmadığı bir dünya. İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya. Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı. Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya.
Ne kadar üstü başı düzgünler, suratı ciddiler, hali azametliler içinde kalmışım ki bir türlü hikayeme yanaşamıyorum.
Ben hikayeciyim diye sizden ayrı şeyler düşünecek değilim. Sizin düşündüklerinizden başka bir şey de düşünemem. O halde bu adamın hikayesi ne olabilir? Sakın benden büyük vakalar beklemeyin, n'olur?
[32731] numaralı söz için:
İçimde bir yer muhakkak paramparça olmuştuki ağlayamıyordum. İşte o yer Yüreğimdi onu Senin olduğun bir Kahve içimi Şehirde patlattım her yer Yüreğim. Bass bakalım yürü nasıl yürüyeceksin Yüreğime basmadan basa basa. Belki Kaburgalarımı Köprü yaparsın ey Sevgili. Yüreğim O Şehirde kaldı ben geldim şimdi bende yarım kaldım⚖️☕☕
ehh işte