Richard Bach Sözleri ve Hayatı

Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz.

Sorunlardan kaçabilirsiniz ama bu şekilde asla onları alt eden kişi olamazsınız.

Eğer olanlar hiçbir zaman sizin hatanız değilse, sorumluluk alamıyorsunuz demektir. Eğer hiçbir şeyin sorumluluğunu üstlenemiyorsanız, daima bir şeylerin mağduru olursunuz.

Dostlarınız daha ilk tanıştığınız anda seni çok iyi anlarlar; diğer tanıştığın kimselerin seni anlamaları bin yılı alır.

Başka birini incitmediğimiz takdirde istediğimizi yapmakta özgürüz.

Örümceklerin ağ örmesi gibi siz de ömür inşa ediyorsunuz. Bazen tek bir teli yerine oturtmak için pek çok deneme yapmak gerekiyor.

Konuştuğunuz gerçeklerin geçmişi ve geleceği yoktur. O yalnızca gerçektir ve öyle olması yeterlidir.

Senin gerçek aileni birbirine bağlayan kan bağı değil, birbirlerinin yaşamlarına duydukları saygı ve mutluluktur.

Duvarlar sizin aklınızda. Yapacağınıza inanırsanız yürüyüp içlerinden geçebilirsiniz.

Kanatlarınızı yere bağlayan, korkular, kuşkular ve kaygılardı.

Korkularınızın üzerine gidin. Bırakın, ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Ne var ki bunu denedikleri an onları paramparça edin. Eğer bunu yapmazsanız mantar gibi dört bir yanınızda biter, istediğiniz hayata giden yolu tıkarlar.

Bir insanı çabucak anlamak istediğimde, kitaplığına bir göz atmak yeter.

Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.

Bizi sınırlayan her şeyi bir tarafa atmalıyız.

Bir insanı çabucak anlamak istediğimde, kitaplığına bir göz atmak yeter.

Kuralları hiç düşünmeden kabul etmenize, sırf sizden beklenen bu olduğu için bir şeyi yapmanıza şuursuz inanç denir. Dikkatli olmazsanız hayatınız boyunca bunların milyonlarcasıyla karşılaşırsınız.

Çünkü rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.

Fedakarlık, istemediğiniz bir şey için istediğiniz bir şeyden vazgeçmektir. Asla gerekli değildir.

En kalabalık şehirdir, 'uzaklar.' Ne bir araba ne de bir tren gider oraya. Orada büyür hayallerimiz, orada atar kalbimiz. Tuhaf olan, bedenimiz burada yaşarken, orada ölür yüreğimiz.

İnsan yalnızlığa alışır, ama bunu bir günlüğüne bile bozarsanız yeniden alışmak gerekir ve bunun için de her şeye en baştan başlamalısınız.

Bu uçma çaban gerçekten hoş ama uçmanın karın doyurmadığını sende biliyorsun.

Geçmişini bütünüyle bir yana atıp bugünü doğum günü saymaya ne dersin?

Kanatlarınızı yere bağlayan, korkular, kuşkular ve kaygılardı.

Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın.

Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir. Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi?

Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, gördüklerinin özeline geçmeye çalış.

Yüreğinde hissedersen, mesafe yoktur.

Yüreğinde hissedersen, mesafe yoktur.

Hepimizin içinde zenginliğe yada fakirliğe, sağlığa ya da hastalığa ve özgürlüğe ya da köleliğe izin veren güç yatar.

Düşüncelerinize vurulan zinciri koparın, o zaman bedeninizin de özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz.

Cennet ne bir yerdir, ne de bir zaman. Çünkü yer de, zaman da birer kavramdır yalnızca, anlamları yoktur. Cennet, yetkinliğe ulaşmanın ta kendisidir.

Kilometreler dostları gerçekten ayırabilir mi? Sevdiğin birinin yanında olmak istiyorsan, zaten orada değil misin?

ÖĞRENMEK, zaten bildiğini ortaya çıkarmaktır. YAPMAK, bildiğini göstermektir. ÖĞRETMEK, diğerlerine senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. Siz hepiniz öğrenenler, yapanlar ve öğretenlersiniz.

Yaşam, bağrında taşıdığı olanaklardan ötürü ne büyük bir anlam yüklüydü! Balıkçı teknelerini bezginlikle izlemenin ötesinde çok şey vaat ediyordu artık. Yaşamın da bir amacı olmalıydı. Kendimizi bilgisizlikten arındırabilir; akıl, bilgi ve yücelik içinde özümüzü yeniden kazanabiliriz. Özgür olabiliriz. Uçmayı öğrenebiliriz.

Tırtılın dünyanın sonu dediği şeye, usta kelebek der.

Ne kadar tatsız olursa olsunlar, başımıza gelenler, ne öğrenmemiz gerektiğini öğrenmemiz açısından gereklidirler.

Zorlayıcı sebep hiçbir zaman kör edici duyguyu ikna edemeyecek.

Eninde sonunda, kazananlar, kazanacağına inananlardır.

Neden yalnız bir yabancı gibi tuhaf ve farklı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Sizin başınıza gelen sadece henüz ailenizi bulamamış olmanızdır.

Yüreğinde hissedersen, mesafe yoktur.

Herkes dünyaya kendine ait bir 'Kişisel Gelecek Tasarlama Seti' ile gelmiştir. Ancak o seti nereye koyduğunu herkes hatırlayamaz. Yanıt aradığın sürece doğru yoldasın.

İnsan yüreğinin inkar etmediği yere aittir.

Boş inançlar olsun, gelenekler olsun; özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp atmak gerekir.

Fikrinizi her zaman değiştirebilirsiniz ancak şunu unutmayın; farklı bir gelecek seçmek, farklı bir geçmiş yaratmakla mümkündür.

Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir.

Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi? Üstelik çok kısa süren bir çalışmayla bunu kendilerinin de anlaması bu kadar mümkünken. Bu iş bunca güç olmak zorunda mı?

Özgür ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisin. Bu her zaman kolay bir fedakarlık olmaz.

Bir insanı çabucak anlamak istediğimde, kitaplığına bir göz atmak yeter.

Gözlerinizin size gösterdiklerine inanmayın. Onlar sadece sınırlarınızı gösterir. Zaten bildiklerinizin ötesine ruhunuz ile baktığınızda, uçacağınız yolu bulacaksınız.

Uçmak için inanca ihtiyacın yok, sadece uçmayı anlaman yeterli.

En yüksekten uçan martı, en uzağı görendir.

Cennet ne bir zamandır, ne de bir mekan. Cennet yetkinliğin ta kendisidir.

Farklı olmayı öğrenmiş birinin söz vermeye ihtiyacı yoktur.

Hiçbir çıkış yolu yok. Ben bir martıyım ve doğamla sınırlıyım. Eğer uçuş hakkında daha çok şey öğrenmem gerekseydi, beyin yerine uçuş haritalarım olurdu. Daha hızlı uçabilmem içinse bir şahininki gibi kısa kanatlarım olmalıydı ve ben balıkla değil fareyle beslenmeliydim. Babam haklı. Tüm bu saçmalıkları unutmalıyım. Sürüme geri dönmeli, neysem o olmalı, sınırları belli zavallı bir martı olarak kalmalıyım.

En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olandır.

Cevap alamamanızın en büyük sebebi, soruları sormamış olmanızdır.

İşte sana yeryüzündeki görevinin tamamlanıp tamamlanmadığını anlaman için bir test: Eğer yaşıyorsan, tamamlanmamış demektir.

Yaşamındaki her insan ve bütün olaylar sen oraya çizdiğin için oradalardır. Onlarla ne yapmak istediğin sana kalmıştır.

Bizler sürünün bir parçası değilsek, kurallarına da uymak zorunda değiliz.

Sizi gerçek ailenize bağlayan kan bağı değil, birbirinizin hayatındaki saygı ve neşe bağlıdır. Bir ailenin üyeleri nadiren aynı çatı altında büyürler.

Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!

Bir başkasının yanıtlarını dinlediğimizde o kişiyi gerçekten dinlemiyoruzdur. Onlarla konuşurken kendimizi dinliyoruz; şurası doğru, şurası saçma, burası yine doğru diyen kendimizdir.

Gelecekteki umudunuz, şimdiki gücünüzün kaynağıdır.

Yaşamınızdaki her sorun, içinde bir armağan saklar.

Can, yalnızca dostların savurduğu çiçeklerden ötürü acırmış.

Kötü şeyler başımıza gelebilecek en kötü şey değildir. Hiçbir şey başımıza gelecek en kötü şey değildir.

Bin yıldır yaptığımız tek şey balık peşinde koşmak. Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.