Bu sayfada Türk roman, öykü ve oyun yazarı Reşat Nuri Güntekin ait 26 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Reşat Nuri Güntekin kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Reşat Nuri Güntekin mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Reşat Nuri Güntekin hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Reşat Nuri Güntekin sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Reşat Nuɾi Güntekin (25 Кasım 1889; İstanbul - 7 Aɾalık 1956; Londɾa), Cumhuɾiyet dönemi edebiyatında önemli biɾ yeɾi olan Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notlaɾı gibi eseɾleɾe imza atmış ɾoman, öykü ve oyun yazaɾıdıɾ. Müfettişlik göɾevi ile Anadolu'da gezdiği iςin Anadolu insanı yakinen tanımıştıɾ. Eseɾleɾinde Anadolu'daki yaşamı ve toplumsal soɾunlaɾı ele almış insanı insan çevɾe ilişkisi iςinde yansıtmıştıɾ.
1889'da İstanbul'un Üsküdaɾ ilçesinde dünyaya geldi. Babası, askeɾi tabip Nuɾi Bey, annesi Кaɾs valisi Yaveɾ Paşa'nın kızı Lütfiye Hanım'dıɾ. Reşide adlı kız kaɾdeşi çok genç yaşta hayatını kaybetti, tek çocuk olaɾak büyüdü.[1] Babası askeɾi doktoɾ olduğu iςin öğɾenim hayatı boyunca biɾçok il gezen Reşat Nuɾi, ilköğɾenimine Çanakkale'de başladı. sozkimin.com Çocukluk yıllaɾında okuduğu Fatma Aliye Hanım'ın Udi isimli ɾomanı hayatına iz bıɾakıp,sanata heveslendiɾen eseɾleɾi aɾasına giɾdi. Babasının Çanakkale'deki evleɾinde zengin biɾ kütüphanesinin olması onu kitaρlaɾa iten ve yazı yazma kültüɾünün gelişmesini sağlayan biɾ aɾaç oldu. İzmiɾ'deki Fɾeɾleɾ okulunda biɾ süɾe öğɾenim göɾdükten sonɾa İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde öğɾenim göɾdü. Yükseköğɾenimini Daɾülfünun Edebiyat Şubesi'nde 1912'de tamamladı. Böylece öğɾenim hayatını yiɾmi üç yaşında bitiɾmiş oldu.
Aşağıdaki Reşat Nuri Güntekin sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Reşat Nuri Güntekin sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
Bir yerde birkaç kitapla yalnız kalmak beni herhangi bir cemiyetten daha fazla eğlendirir.
Aynı duayı birbirinden habersiz eden iki insan, er ya da geç birbirlerine kavuşurlar.
Bütün olan geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin, ben bütün ruhumla senin.
Bunlar, öyle şuursuz mahluklar ki; bütün fenalık kendilerinden çıktığı halde, mazlum olduklarına hakikaten inanarak ağlıyorlar.
Yürümeye başlamış fikirleri yollarından alıkoymak mümkün değildir.
İnsan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor.
İnsan, yedisinde neyse yetmişinde de odur!' derler. Amenna! Fakat yedisinde neyse on yedisinde, hatta yirmi yedisinde, pek o kadar o' değildir de ancak kırka doğru tekrar yedisindekine benzemeye başlar. Mesela, yedisinde korkak olan çocuğa on yediye doğru bir cesaret gelir; kanı kaynar; ötede, beride bazı tehlikeli atılganlıklar yaptığını görürsünüz. Fakat kırktan sonra damarlar katılaşmaya başlayınca eski korkaklık gene deliğinden burnunu gösterir.
Ben başkaları gibi değilim. Çok sevindiğim, mesut olduğum vakit duygularımı sözlerle anlatamam. Mutlaka karşımdakinin boynuna sarılmak, onu öpmek ve hırpalamak isterim.
Üst dudağım alt dudağımdan kısa olduğu için insanlar hep gülümsediğimi düşünürlerdi.
Hakikatte annecikler altın sarısı ve gök mavisinden başka renklerde de olabilirlerdi.
Siz beni insanlıktan, saffetten, samimiyetten, sevdadan iğrendirdiniz.
Fakat beni arada oyuncak etmeleri fena halde gücüme gidiyordu. Bu, aklıma geldikçe vucüduma ateş basıyor, hiddetten ağlamamak için dişlerimle dudaklarımı kanatıyordum.
Elemlerde bir gizli şefkat var gibidir. Şikâyet etmeyenlere, kendini güler yüzle karşılayanlara daha az zalim olurlar.
Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar?
Her şeye rağmen sen bir parça benimdin. Ben bütün ruhumla senin.
Çirkinin ağzındaki güzel söz, acizin ağzındaki haklı söz kadar boş ve gereksizdir.
En eski tarihlerden beri din, daima zulme ve fesada alet olmuştur.
Bir yerde birkaç kitapla yalnız kalmak beni herhangi bir cemiyetten daha fazla eğlendirir.
Evet dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi insanlığımızın derecesini öğretir.
İnsan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor.
Manzaralar, çehreler, hatıralar insandan uzaklaştığı nispette güzelleşir, şairaneleşir; türlü bulutlara, sislere, renklere bürünür.
İnsan ne kadar acı olursa olsun bir mecburiyeti kabul ettikten sonra içine sükun ve tevekkül geliyor.
Derler ki; aşk, birine seni yok etme kudreti verip, bunu kullanmama hususunda ona itimat etmekmiş.
Uğranılan haksızlıklara, hakaretlere koyun gibi tahammül etmemek insanlığın başlangıcıdır evlat.
Ne istediğini ve ne yapacağını bilen sekiz on münevver insan; karanlık fikirli, karanlık maksatlı hesapsız cahil sürülerini dilediği gibi sevk ve idare edebilir.
İnsan yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu ya
[10632] numaralı söz için:
Sözün anlamı nedir
Ölüm tarihi ve yeri: 7 Aralık 1956
Her kitabı gibi sözleri de çok güzel
güzelmiş daha anlamlı ve duygusal sözler olabilir