Bu sayfada Türk hikâye ve romancısı Peyami Safa ait 52 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Peyami Safa kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Peyami Safa mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Peyami Safa hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Peyami Safa sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Peyami Safa, Tüɾk yazaɾ ve gazeteci.
Dokuzuncu Haɾiciye Koğuşu, Matmazel Noɾaliya'nın Koltuğu ve Yalnızız gibi psikolojik tüɾdeki eseɾleɾiyle Cumhuɾiyet dönemi Tüɾk edebiyatında ön plana çıktı. Yaşamı ve fikɾî hayatındaki değişimleɾini eseɾleɾine de yansıttı. Seɾveɾ Bedi takma adıyla biɾçok ɾoman kaleme aldı. Cingöz Recai tiplemesini Fɾansız yazaɾ Maurice Leblanc'ın Arsen Lüpen karaktеrindеn еsinlеnеrеk yarattı. Aynı zamanda çеşitli kurumlarda gazеtеcilik mеslеğini sürdürdü vе ağabеyi İlhami Safa ile birlikte Kültür Hаftаsı gibi çeşitli dergiler çıkаrdı.
Peyami Safa'nın ismini şаir Tevfik Fikret koydu. Küçük yaşlarda babasını kaybеdincе annеsi vе ağabеyi ilе zor şartlar altında yaşadı. Sağ kolunda kеmik vеrеmi hastalığı baş göstеrdi. O yıllardaki psikolojisini otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciyе Koğuşu'nda işlеdi. İlk еdеbi ürünlеrini Vefa İdadisi'ndeki öğrenimi sırаsındа verdi. Kısа bir süre öğretmenlik yаptı. "Asrın Hikâyeleri" bаşlığı аltındа yаyımlаdığı hikâyeleri ilgi gördü ve teşvik edici tepkiler аldı. Dönemin önemli edebiyаtçılаrıylа kаlem kаvgаlаrınа girdi. Yаşаmındа pozitivist, mаteryаlist, mistik, milliyetçi, muhаfаzаkâr, аntikomünist ve korporаtist tutumlаr sergileyerek çeşitli değişimler yаşаdı. Frаnsızcа bilmesiyle Bаtı kültür ve yeniliklerini yаkındаn tаkip etti. İlk dönemlerinde Mаupаssаnt ve Rousseаu gibi isimlerden tercümeler yаptı. Sonrаki eserlerinde mekân olаrаk hep İstаnbul'u seçti. Doğu ile Bаtı'nın sentez ve tаhlilinden hiçbir zаmаn vаzgeçmedi. Cumhuriyet ve Milliyet gibi gаzetelerde eleştirel üsluplа yаzılаr yаyımlаdı. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek ile olan iyi ilişkileɾi zamanla kalem kavgalaɾına dönüştü. İlk başta Cumhuɾiyet Halk Paɾtisi'ne, sonɾasında Demokɾat Paɾti'ye yakınlaştı.
Aşağıdaki Peyami Safa sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Peyami Safa sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
Hepimiz yalancıyız ve hepimiz bize yalan söylendiği vakit kızıyoruz.
İnsan sevince kavga etmek istiyor.
Hayranlık, mağlup olmuş bir kıskançlıktır.
Dünyanın en çirkin, fakat en doğru kadınına rastlasam onu derhal sevebilirdim, caddenin ortasında ayaklarına kapanabilirdim.
Çünkü susmak, cevapların en fenasıdır.
Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor.
Kaderinin şoförü sensin. Emin ol. Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu! Değmez vallahi bu dünya.
Unutmak için en iyi çare unutmaya çalışmak değil, çalışmamaktır.
Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
Her an birbirimizden biraz daha uzaklaşıyoruz. Konuşursak, birbirimize bunu hissettirmekten başka bir şeye yaramayacak.
Ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşarım.
Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır, zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır, zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
Sürüklenirsek hiçiz, dayanırsak varız.
Yanlış insanlara doğruyu anlatmaya çalışmanın bir anlamı yok.
Fakat dostum, insanın ruhu yazı tahtası değildir ki üstündekileri sildikten sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsun.
Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Anlarsan, değişmen gerekir.
Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.
Aşk kendi saadetini bir başkasınınkine feda etmektir. Marifet bize yar olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek! İşte en haklı, en masum, en kudretli ve en muhteşem cinayet.
Az bilmek için çok okumak gerekir.
Gerçek aşk sevgilinin bütün kusurlarını görür ve sever.. Aşk ınanmanın şiiridir. Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden daha üstün görmenin, buhranın ve kötümserliğin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir. Aşk bir mücadele değil âhenktir.. Aşk bunun için ilâhidir.. Gerçek aşkın bir tek değişmez vasfı vardır: tükenmezlik.. Aşk engellere ve hücuma uğradıkça kuvvetlenen ihtirastır. Rakipsizdir, yenilmez.. Aşk kendi saadetini bir başkasınınkine feda etmektir.. Mârifet bize yâr olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek! İşte en haklı, en mâsum, en kudretli ve en muhteşem cinayet.
Güzel fakat uygulaması olanaksız sözler, kokusuz güzel çiçeklere benzer.
Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz.
Eski başka, eskimiş başkadır nice eskiler vardır ki, hiç eskimez.
Ben'in allah'ta yok olmaya koşması azizleri, insanlıkta yok olmaya koşması dahileri, millette yok olmaya koşması kahramanları yaratmıştır.
Din yüzünden gerilemedik, gerilediğimiz için dinden ayrıldık.
Yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyaların bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile. damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, çamlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filan.
Âşıklara haber vermek isterim: kalbin tüm meseleleri yalnız kalpte halledilir, çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri ise nefrettir.
Aşkın tam bir tarifi yapılamaz. Şiir de böyledir. Yapılmış ve yapılacak tariflerden her biri, denizden alınmış bir kova suya benzer. Hiç şüphesiz bu, deniz suyudur, fakat deniz değildir. Aşkı denize, tarifi de kovaya benzetirseniz elde edilen şey, aşkın bir halini izahtan ibaret kalır. Enginsiz, kıyısız, renksiz, dalgasız, derinliksiz bir izah.
Şüpheden doğmayan iman piç tır.
Halk sevginin veya alâkanın objesini ortadan kaldırmakla meseleyi kestirme halledeceğini sanır ve sevdiğini öldürür. Biz meselenin dışarıda değil, içimizde halledilebileceğini daha çok anlarız. Çünkü dâva yalnız sevgili ile kendimiz arasında değil, hattâ senin meselende olduğu gibi hiç değil, asıl dâva kendimizle kendimiz arasındadır. Sevgiliyi dışarda öldürmek neye yarar? İçimizde yaşadığı müddetçe, biz sadece bir şeklin kaatili olmakla kalırız. Onu içimizde öldürebilmeliyiz. Unutmak budur. Tereddüdün lüzumsuz. Rezil etmek veya öldürmek, yani mânen veya maddeten öldürmek, verdiği zafer gururu ne olursa olsun, meseleyi halletmez.
Hayat böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lazımdır o anlarda. Bu acizlik değildir. Dikkat et sözüme: bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin çaresi vardır.
Aşk mücadelesi içinde olma, mücadele aşkı içinde ol.
Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.
Fikir sahibi olmaya mal sahibi olmaktan fazla ihtiyaç duyacağımız gün gerçek zenginliğin sırrını bulacağız.
Bazen kalabalıkların ortasında, tek başına kaldığımız vakitlerden daha fazla yalnız değil miyiz?
Asır tereddüt ediyor.
Sevgi ile nefret arasında çok ince bir çizgi vardır. Birisinden nefret ediyorsanız ve bir gün onu yenemeyeceğinizi anladığınız zaman onu sevmeye başlarsınız. Ve yine birisini seviyorsanız ve bir gün onu yenebileceğinizi düşündüğünüz zaman ondan nefret etmeye başlarsınız.
Başkalarının karısına kız kardeş gözüyle, başkasının servetine bir yığın toprak gözüyle ve bütün yaratıklara kendi canını taşıyorlarmış gibi bakan kimse gerçekten akıllı bir kişidir.
Aptallar bütün hayatları boyunca akıllı kişilerle gezseler bile gerçekleri öğrenemezler hiç, kaşık çorbanın lezzetini alabilir mi?
Batıda hükümet sansürü yerine seviye sansürü vardır. Bu seviyenin olmadığı memleketlerde kanun düşünceyi hudutlandırır. Düşünce hürriyeti isteyenler daha evvel düşünce seviyesinin yükselmesine hizmet etmelidirler.
İki tarafta da arzuyu gurura hesap veremey çağıran iç muhasebe anları olmasaydı kendi kendini yiyen aşkın işkenceleri ne kadar azalırdı.
Kedinin kanadı olsaydı, serçelerin adı olmazdı.
Alçak gönüllü olmak bilginin susudur.
Bekârları çoğalan cemiyet, gizli bir anarşi geçiriyordur. Ya büyük bir inkilâba, ya inhitata gidecektir.
İşte bu fena. Son sözleri.
Ancak şimdi ye hâkimiz! Şimdi durmak için değil, şimdiden başlamak için.
Belki de canımızı sıkacak birşey olmadığı için canımız sıkılıyor.
Her sıkıntı bir isyan hazırlığıdır. Ruhta başlayan bu hazırlık vücudun hastalanması şeklinde organik bir isyana çevrilir.
Ağaç nasılsa meyvası da ona göredir.
Her şeyin yenisi, dostun eskisi.
[28906] numaralı söz için:
Merhaba! Bu sözü Peyami Safa da söylemiş. Yaşadığı yılları düşünürsek Peyami Safa O'ndan çalmış sözü sanırım.
Admin: Gülseher hanım, gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Birçok sayfada farklı bilgi verilmiş.
Bir kaynakta şöyle bi yazı bulduk:
Sohbetin bir yerinde Galip Çağ, Peyami Safa'nın 'Az bilmek için çok okumak gerekir.' sözünü hatırlattı.
kaynak: sedatkurtulus
Teşekkür ederim
Ya şey, ben bunun çıktısını nasıl alabilirim.