Bu sayfada Japon yazar Osamu Dazai ait 44 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Osamu Dazai kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Şuuci Tsuşima mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Osamu Dazai hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Osamu Dazai sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Osamu Dazai, Japon yazaɾ.
Tsugaɾu Yaɾımadası’nın meɾkezi yakınlaɾında küçük biɾ kasaba olan Kanagi’de doğdu. Asıl adı Şuuci Tsuşima'dıɾ. Ailedeki siyasetçi olma geleneğine kaɾşı çıkaɾak, yazaɾ olmaya kaɾaɾ veɾdi. Yiɾmi yaşında Tokyo Üniveɾsitesi Fɾansız Edebiyatı Bölümü’ne kaydını yaptıɾdı. Hayatının büyük bölümünde esɾaɾkeş, veɾemli, asabi, kavgacı ve alkolik biɾi olaɾak biɾkaç kez intihaɾ etmeye kalkıştı. Dazai, 1948’de metɾesiyle biɾlikte suya atlayaɾak intihaɾ etti. Ölümünün üzeɾinden bunca sene geçmesine ɾağmen, Japonya’da hâlâ ilgi göɾen biɾ yazaɾdıɾ.
kaynak: wiki
Farklı bir kaynaktan Osamu Dazai'nin hayatı
Asıl adı, Şuuci Tsuşima’dır. Tsugaru Yarımadası’nın merkezi yakınlarında, 1909 yılında Kanagi isimli kasabada dünyaya gözlerini açtı. 12 kardeşten 10.su olarak dünyaya gelen, Osamu Dazai ismiyle tanınan Tsuşima’nın ailesi çok zengindir. Siyaset ailesi için artık bir gelenek haline gelmiştir. 17 yaşına geldiğinde Dazai, yazmaya başlar. Yazdığı eserler dergilerde yayınlanır. Yavaş yavaş ilgi toρlamaya başlar.Ailesi Dazai’nin gelenek haline siyasetle ilgilenmesini beklerken, Dazai hiç birşeyi umursamadan Tokyo Üniversitesi Fransız Edebiyatı bölümüne kayıt yaρtırır. sozkimin.com Ailesinin teρkisiyle karşılaşan Dazai’yi kararından hiç kimse çevirememiştir. Osamu Dazai yazar olmakta kararlıydı. O dönemlerde Jaρonya’da yasaklı olan Komünist Parti’ye üye olur. Kısa süre sonra ρarti üyesi olduğu anlaşılan Dazai tutuklanır. Haρishane’den çıkması konusunda ailesi her ne kadar Dazai’ye yardımı olsa da, haρishaneden çıktıktan sonra evlatlıktan reddedilir.
Aşağıdaki Osamu Dazai sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Osamu Dazai sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
İnsan kendini en çok emniyette hissettiği zaman en büyük tehlike altındadır çok doğru!
Yaşamımı zorlaştıran koşulların baskısı altında eziliyorum.
İnsanların beni sevdiğini bilsem bile, sanırım insanları sevme yeteneğim yoktu. Aslında, dünyadaki insanların, 'sevgi' yeteneklerinin olup olmadığı konusunda şüphelerim var.
Ben tüm varlığımla şuna inanmak istiyorum: İnsan, aşk ve devrim için yaratılmıştır.
Dünyanın iyi ve saygın bulduğu tüm o insanların yalancı ve yapmacıklı olduklarından eminim. Dünyaya güvenmiyorum.
Yalnız bir kuş şakımaya başladığında, tepeler daha da sessizleşir.
Kötü bir şey oldu mu, hemen ona koşmak ve yanında ölmek istiyorum.
Yerinde söylenen bir söz, gümüş tepsi üzerinden sunulan altın elmalara benzer.
Benim insan korkum, eskisinden ne daha güçlü, ne de daha zayıf olarak, olanca şiddetiyle göğsümün içinde kıvranıyordu.
Ben bir köylü çocuğuyum ve olta ya da kepçe ile balık tuttuğum günleri anımsamadan şimdiki gibi dere boyu yürüyemem.
İyi bir hayatın, istediğini yapmak olduğuna inanıyorum.
Sanki on belayı sırtımda taşıyordum da, bunlardan birini bile yanımdaki insan üstlenecek olsa, o tek bela bile onun canına mal olacakmış gibi gelirdi.
Bir yılanın ihtiyatı ve bir güvercinin saflığına sahip bir aşk yaşamak istiyorum.
Sanırım ben, tek bir kadını sevebilen erkeklerdenim.
Geçirdiğim basit bir hastalık değil. Tanrı beni öldürdü, sonra önceki halimden tamamiyle değişik bir insan yarattıktan sonra tekrar canlandırdı.
Yaşamım utançlarla doludur. İnsan yaşamının ne olduğu hakkında bir fikrim yok.
Annem gibiler, böylesi bir dünyada yaşamak için yaratılmamışlar.
Dışarıya karşı, durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü. İşte bu, bin derdi tek bir saç teliyle taşımak gibi, yağa ter karıştırmak gibi bir çabaydı.
Kadın da insan olarak yaşamaktan yorulmuş gibiydi. Ben de, öyleydim.
Acaba, güven dolu saf bir yürek, suç mudur?
Yaz çiçeklerini sevenler, yazın ölür derler. Bu yaz öleceğimi sanıyordum; ama Naoji döndüğüne göre, sonbahara kadar dayanırım.
Kuşkular kuşkuları doğuruyordu. Bir güçle bunları sorgulama isteğim bile yoktu.
Bu, benim insanlarda son sevgi arayışımdı. Bir yandan insanlardan son derece korkarken, bir yandan da insanları bir türlü aklımdan çıkaramadım. Öylece, şaklabanlık sayesinde ince bir çizgiyle insanlarla olan bağımı koruyabildim. Dışarıya karşı, durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü.
İnsanlık mı? Saçmalamayın.
Ne kadar aptalca. Namus kavramı...
Sanırım bütün dünyanın üzerine vakitsiz kar yağdı.
Bir ben miyim aykırı?
Mutsuzluğum, reddetme yeteneği olmayan birinin mutsuzluğuydu.
Bazen, mutluluk da insanları yaralayabilir.
Herkesten uzaklaşmam lazım.
Bu dünyada, farklı farklı mutsuz insanlar var; hayır, her yer mutsuz insanlarla dolu desem abartmış olmam.
İnsanların yemek için yaşadığını duymuştum ama para için yaşadıklarını hiç duymadım.
O zamanlarda, ailecek çektirdiğimiz fotoğraflara bakıyordum da herkes ciddi bir yüz ifadesi takınmışken, sadece ben mutlaka tuhaf bir şekilde yüzümü yamultmuş, gülüyorum. Bu da benim küçüklüğümden itibaren kederini taşıdığım şaklabanlığın bir türü idi.
Yaşam çok zor. Sefalet, yalnızlık, ayak bağları çekilir gibi değil. Çevremizdeki dört duvarın çıkarttığı uğursuz sesleri her duyuşta, mutluluk şansı olmadığını anlıyorsunuz.
Artık, kendi özümü tamamen gizlemeyi başardığıma inanırken, gerçekten akıl almaz bir şekilde sırtımdan vuruldum.
Ben kararsız, gelecekle ilgili hiçbir planı olmayan biriydim.
Ben erken gelişmiş olduğumu söylediğimde erken geliştiğim dedikodusu yayılıyor. Tembellik ettiğimde tembel olduğum söylentisi çıkıyor. Bir roman yazamayacağımı söylediğimde, insanlar yazamayacağımı söylüyor. Yalancı gibi davrandığımda bana yalancı diyorlar. Zengin adam gibi davrandığımda zengin olduğumu sanıyorlar. Umursamaz göründüğümde umursamaz muamelesi yapıyorlar. Ama gerçekten acı çektiğim için inlediğimde acı çeker numarası yapmakla suçluyorlar.
Yani, anlamıyorum. Çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü, sanki kavrayamıyorum. Pratik sıkıntılar, sadece yemek yiyerek atlatılabilen sıkıntılar.
Öyle acınacak haldeydi ki, öyle acınacak halde... ya da ikimiz de acınacak haldeydik.
Benim gibi bir bitkinin, bu dünyanın havasında ve ışığında yeşermesi çok zor. Devam etmek için bir şey eksik işte! Başka bir şey gerek bana.
...aptalca yaşantım, intihar etme hevesimi bile kaybettirmişti.
Benim hakkımda ne düşünüyor bilmek istiyorum. Beni bir sağanak sonrası oluşan bir gökkuşağı gibi düşünmüş mü? O gökkuşağı yok olmuş mu? Olmuşsa benimkini yok etmem gerek. Ama ömrümü yok etmedikçe kalbimdeki gökkuşağı asla yok olmaz.
Zayıf insanlar mutluluktan bile korkarlar. İplikle bile yaralanırlar.
Bir sağanak sonrası ortaya çıkan gökkuşağı hemen yok oluyor; ama insan kalbini ısıtan gökkuşağı öyle birden yok olmuyor.
Böyle Eserleri Bize Bırakan Dazai'ye Çok Teşekkürler.
adam ölmek bilmemiş :) ilginç bir hayat hikayesi var.