Nazan Bekiroğlu Sözleri ve Hayatı

söz kimin

Bu sayfada Türk yazar ve akademisyen Nazan Bekiroğlu ait 45 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Nazan Bekiroğlu kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Nazan Bekiroğlu mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.

Nazan Bekiroğlu
  • Adı: Nazan Bekiroğlu
  • Doğum: 5 Mart 1957
  • Mesleği: Türk yazar ve akademisyen
Nazan Bekiroğlu Kimdir Sayfası

Bu sayfada Nazan Bekiroğlu hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Nazan Bekiroğlu sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.

Nazan Bekiroğlu (d. 3 Mayıs 1957), Tüɾk yazaɾ ve akademisyen.

1997 yılından beɾi hikâye, deneme, ɾoman ve incelemeleɾini yayımlamaktadıɾ. 2006 yılında Cam Iɾmağı, Taş Gemi adlı hikâyesiyle Tüɾk Yazaɾlaɾ Biɾliği hikâye ödülü'nü almıştıɾ. Şu anda Zaman gazetesinde Kültüɾ-Sanat sayfasında köşe yazılaɾı yayımlanmaktadıɾ.

3 Mayıs 1957 günü Tɾabzon'da doğdu. Edebiyata ilgi duyan biɾ ailenin üç çocuğundan en küçüğüydü. Babası, 'Hedef' adlı mahallî biɾ gazetenin sahibiydi ve edebiyatın yanı sıɾa Osmanlı taɾihine ilgisi vaɾdı. 14 yaşında iken babası vefat etti. Babası, İςinde Biɾ Sızı Vaɾ adlı hikâyesinin kahɾamanı olmuştuɾ.

İlk ve orta tahsilini Trabzon'da yaρtıktan sonra Erzurum'a giderek Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1979). Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin peşinde idi. sozkimin.com Bunu bir ölçüde ilk hikâyelerine de yansıttı. (Hava Hanım Öldü). Gerek sanatkâr, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay'dan teşvik ve destek gördü

Dört yıl lise öğretmenliği yaρtıktan sonra Кaradeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak girdi (1985). Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü Halide Edip Adıvar'ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili konulu doktorasını 1987 yılında tamamladı. Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Şair Nigâr Hanım konulu çalışmasıyla doçent oldu (1995).

İlk kitabı olan Nun Masalları'nı 1997 yılında yayımladı. 1998'den itibaren Кaradeniz Teknik Üniversitesi'nde açılan Türkçe eğitimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yaρmakta olan Nazan Bekiroğlu, 4 Mayıs 2001'de profesör olmuştur. Çeşitli dergilerde çok sayıda bilimsel makale, deneme ve öyküsü yayımlanmıştır. İki çocuk annesidir.
kaynak: wiki

Nazan Bekiroğlu Sözleri 45 Adet

Aşağıdaki Nazan Bekiroğlu sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Nazan Bekiroğlu sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.

Hala en güzel hikayeleri dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara mı anlatacaksın?

Bir şeyi, hak edenden esirgemek kadar, hak etmeyene vermek de haksızlık.

Kısmetin bol, çayın demli, kahven okkalı olsun. Bahtın, yolun, kalbin açık olsun.

Ne kadar yazabilirsin mısralara, kaderin sana yazmadığını?

Yükselmek için düşmek, arınmak için kirlenmek, çıkmak için batmak lazım. Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kere.

Acıların ağırlığı kıyaslanmaz. Herkes kendi taşıdığı yükü bilir.

Dünya nimetinde gözüm yok ama bir zeytin ağacının gölgesinde bir bardak çay olursa olsun.

Hiçbir uzak, duanın erişemeyeceği kadar uzak değildir.

Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış, en hassas olduğum yerden vurulmuşum.

Utanmaktır, duyguların en değerlisi.

Bir kez daha geçsem ömrümün duraklarından, diyorum. Her durak yeni bir yol. Bir kez daha o küçük kız olsam diyorum.

Hayatımın karşı kıyısıydı o. Elaydı, belaydı, yaraydı, ne çok şeydi.

Nereye gitsem, kaçtığımı orada hazır ve nazır, beni bekler buluyorum. Bir yanımdan kurtulsam diğer yanımdan boğuluyorum.

Yanından geçip giden okyanusları tanımayan ummanlar var. Hatırlama an meselesi, tanımak birdenbire. Amma ki zaman geçip gider, her şeyin zamanı var, zamansızlığı var.

Üstelik öyle bir sınandı ki çalınan da yakubundu. Çalan da yakubundu.

Ateş de, aşk ve ölüm gibi . Kimse kimsenin yerine yanmıyor. Ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor.

Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.

Bana bir kere görün yeter, gerisini ben tamamlarım kendi içimde Çünkü ben hatırladım biz bir CAN'dık ezelde...

Onu insan kılan acılarını anlattı. Kendi çektiklerini ve başkalarının çektiklerini. Teker teker.

Yontucu her şeyi üstün bir gerçekçilik duygusuyla tamamladı. Tasvirleri arasında bu gerçekçilikle bağdaşmayan tek sahne, lâcivert ırmağın burgaçlı dalgaları arasına saldığı, batacağı ya da yol alacağı zamanın tek anlık aynasından belli olmayan taş geminin üzerine kaldı. Onun da tek yolcusu vardı.

Sen öyle çağırmasaydın, ben böyle gelmezdim.

Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseri. Düştüm. Düşenin dostu Allah. Tut elimden kaldır beni.

Yar kokusundan önce çay kokusu devadır canımıza

Benden geriye kalacak olan: bir isim, sabrım ve tahammülüm.

Oysa sevmek en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.

Ne yapsam eksilmiyor, ne yapsam dolmuyor.

Cümle ile kalp arasında ezeli bir dava var. Biri diğerinden alacaklı. Garip ki diğeri de o birinden davacı.

Bir kanat dokunmuş, bir rüzgâr esmiş de gecenin bir vaktinde uyanıp pencereden karşılara bakmış gibi. Hiç kimsenin duymadığı bir şeyi duymuş gibi.

Kader dediğim benim gücümü aşan şeydir.

Ne zaman unutur gibi olsam olmuyor, Unutmak istediğim her şeyin tam ortasındayım.

Siyah gözlerinin derininde bir yer serinleyerek gülümsüyordu.

Çünkü dedi Züleyha; Güzelliğin bir derin kuyu senin. Bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz. Ne mutlu kalbine Sen düşene, ve ne mutlu Sen'in kalbine düşene.

Çay'sız yar yakışmaz yanımıza.

Aşk hem mükemmel hem kusurlu. Hem ödül hem ceza.

Hepsini yaksam da diyormuşum bir de ben yansam. Bir ırmak olup da artık şu denize bir de de ben kavuşsam. Başımı bir kaldırsam. Öyle bir gökyüzü görsem ki, lâcivert kadifesinde dolunaylar, hilâller, ışığı bir azalıp bir çoğalan yıldızlar, kayan ışık topları, parıltılı ve irili ufaklı gök cisimleri. Hepsi muazzam bir nizam içre dönüyor olsalar. Bu dünyadan olmayan bu sessizlik içime işlese. Bir de suya baksam ki nilüferler, nergisler, yıldızlar, kandiller, parıltılar, ateş topları suyun üzerinde.

Farz edelim ki şu anda sen cehennem gibi bir hayatın içindesin. Ama cennetteki yanın, bir perde üzerinde seyreder gibi şu an seni seyrediyordur. Bu da sen. O da sen. Sen ondan habersiz ama o senden haberdar. Bu kadar, hepsi budur.

Özleyenler bilir; Uyku bir gereksinim değil, sığınma talebidir geceye.

Ay'la güneş hâlâ aynı yerde, biri doğmak biri batmak üzere, aynı yerde ama yalnızca kendi âlemlerinde asılı kalmışlardı.

Karanlığı bu kadarla kalsa o da karanlığa katılacak, bir su çiçeği gibi havuzun bir kıyısından öbür kıyısına vurup duracaktı. Oyunun içinde ya da dışında ama mutlaka oyunculardan biri olacaktı. Öyle ya da böyle oyalanacaktı.

Sensiz olmuyor'diyen kalbe güvenilmez. Sensizliği denemiştir, bugün değilse yarın, mutlaka başaracaktır.

'Sensiz olmuyor' diyen kalbe güvenilmez. Sensizliği denemiştir, bugün değilse yarın, mutlaka başaracaktır.

Üç şey seçildi cennetten:Kelimeler, aşk, annelik duygusu Kelimeleri Adem aldı, annelik duygusu Havva ya kaldı; ama aşk çok ağırdı.

Zor, biliyorum. Ama nasipte varsa açılır yollar. İzin ver Allahım.

Mucize, kapılarını ancak kendisine inananlara açar

Ama ölümden öte hayat, bilindikten başka bir bilgi varmış. ve insan dedikleri ancak kendi çapı kadarmış.

Yorumlar 1 Adet

Perihan

Serap Kavalcı

Sizi Nar Ağacı Kitabınızla tanıdım. Donanımınız ve duyarlılığınıza hayran oldum. Bu güzel kitaptan sonra bende aile büyüklerimi daha duyarlılıkla araştırır oldum. Size sonsuz teşekkürler ediyor, takdir duygularımı sunuyorum.

Yorum Yaz

söz kimin Alfabetik Liste