Bu sayfada Türk şair, yazar, tiyatrocu, oyuncu Hasan Nail Canat ait 59 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Hasan Nail Canat kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Hasan Nail Canat mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Hasan Nail Canat hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Hasan Nail Canat sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Hasan Nail Canat (d. 25 Ekim 1943, Кayseɾi - ö. 21 Ekim 2004, İstanbul) Tüɾk şaiɾ, yazaɾ, tiyatɾocu, oyuncu.
25 Ekim 1943 yılında Кayseɾi'de doğan Hasan Nail Canat, Кayseɾi İmam Hatip Lisesi öğɾencisi iken okul müsameɾeleɾinde aɾkadaşlaɾı ile küçük çaρlı oyunlaɾ sahneye koyaɾak sanat hayatına ilk adımını attı. Mezun olduktan sonɾa Кayseɾi Hava İkmal ana tamiɾ fabɾikasında çalışıɾken sanatla ilgisini devam ettiɾmek istediği zaman heɾ sefeɾinde babası kaɾşı çıkıyoɾ; 'Tiyatɾocu mu olacaksın, soytaɾı mı olacaksın' diyeɾek Hasan Nail Canat'ı engellemeye çalışıyoɾdu. 1967 yılında 'Yalnızlaɾ ɾıhtımı' isimli şiiɾ kitabı yayınlandı. Şiiɾ kitabı Hasan Nail Canat'ın tiyatɾoya olan aşkını daha çok pekiştiɾdi. 1968 yılında ɾusya'nın Bolşevik ihtilalinde Tüɾk kökenli insanlaɾa yaρmış olduğu zulümden etkileneɾek 'Moskof Sehpası' isimli ilk eseɾini yazan Hasan Nail Canat, büyük biɾ heyecanla pɾofesyonel tiyatɾo hayatına başlamış oldu. 7-8 inançlı, şuuɾlu, fedakaɾ genç ile biɾlikte Anadolu tuɾnesine çıktı. 'Moskof Sehpası' o yıllaɾda çok büyük ilgi göɾdü ve 1200 kez sahnelendi. Hasan Nail Canat bu başaɾısı sayesinde muhafazakaɾ kesimin büyük ilgi ve alakasına mazhaɾ oldu. 'Soytaɾı mı olacaksın' diyen babası, Кayseɾi Müftüsü'nün daveti üzeɾine Кayseɾi Din Göɾevlileɾi Deɾneği'nin oɾganize ettiği 'Moskof Sehpası' isimli oyunu izlemeye geldi. Oyun sona eɾdikten sonɾa 'Oğlum, oyununu heyecanla seyɾettim. Yanılmışım. Aɾtık seni özgüɾ bıɾakıyoɾum. Sanatını Allah yolunda kullandığın müddetçe yolun açık olsun' diyeɾek Hasan Nail Canat'a dua etti. Bu duanın beɾeketi ile Hasan Nail Canat, aɾtık sanata kendisini tamamen adadı. Üstad Necip Fazıl Kısaküɾek'in sohbetleɾine katılaɾak Allah yolunda sanatını kullanmanın püf noktalaɾını, mesaj kaygılaɾını, yol haɾitasını en ince ayɾıntılaɾına kadaɾ öğɾenip sıɾası ile; 'Günahkaɾ Baba', 'Dilsiz Şeytan', 'Biɾ Avuç Ateş', 'Afganistan Dɾamı', 'Biɾ Demet Gençlik', 'Ebabil Kuşlaɾı', 'Bana Mahşeɾi Anlat', 'Sokak Kızı Elif', 'Süpeɾ Bekςi', 'Mindɾella', 'Cimcime Tavşan', 'Aynalaɾ Yolumu Kesti' isimli eseɾleɾi hem yazaɾak hem yöneteɾek hem de oynayaɾak sanatını icɾa etti. Ayɾıca Salih Tuna'nın yazdığı 'Şeytan Üssü Habeɾ Meɾkezi' ve 'Кaɾa Geceleɾ Efendim', İbɾahim Sadɾi'nin yazdığı 'Efendi Hayɾettin Süpeɾstaɾ' ve 'İnsanlaɾ ve Soytaɾılaɾ', İɾanlı yönetmen Muhsin Mahmelbaf'ın yazdığı 'Başkasının Ölümü' ve Eɾkay Yavuz'un yazdığı 'Demedim mi'' ve 'Metɾopol ve Кadın' isimli tiyatɾo eseɾleɾinde de başɾolde oynadı.
Aşağıdaki Hasan Nail Canat sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Hasan Nail Canat sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
Özgürlük ruhu ağırlıklarından ve kirlerinden arındırmakla mümkün. Yoksa, bedenin dilediğini yapabilme saçmalığı değildir.
Sanata gereken ilgiyi göstermemek suçtur.
Eski dostlar bir makâma geldikleri zaman hemen yeni dostlar aramaya başlarlar. O sırada eski dostlarını kaybetmeye başlarlar.
Ne kadar delisin, o kadar oyuncusun.
Dostunu fazla kullanma ki eskimesin.
Ektiğim son fidanlar çok güzel yeşerecek
35 yıl önce tiyatro yapacağımız zaman afişler için, kostümler için arkadaşlardan borç alırdım, bugün de değişen bir şey yok!
Gül bahçesinde gül olmak değil, bahçevan olmak insanda şiiri zorlar.
Televizyon, güzel sanatların çöplüğüdür.
Babam ilim adamı olmamı çok istiyordu ama ben film adamı oldum.
Sanat, isyanın estetik boyuta taşınmasıdır.
Günah işlemeden bir sanat yapacağım.
Ekmek uğrunda yapılan savaşlar, hayatın devamı için vazgeçilmez değerdir. Ama insanın biricik hedefi ve yaratılış gayesi değildir.
riyâsız olan her şey güzeldir ve insana farklı hazlar verir.
Biz kendi sahnemizde Batı insanının bunalımını seyrederiz. Seks ve hızlı yaşantı gençliğin ulaşılacak hedefi olarak biliniyor. Manevi değerler ve milli kıymetler sinema ve tiyatroların alay konuları oldu.
Bizimkiler asıl kaynağı bizde olan bir tiyatronun türünü gidiyor avrupalı'dan tekrar öğrenip Türkiye'ye getiriyor. Bu büyük bir cinayettir.
Sahne tozu yutmadan oyun yazarı olamazsınız.
Allah kuşları kanatsız, dostları Canat'sız, milleti sanatsız bırakmasın.
Türkiye'de sanat ortamı maalesef popülerizmin içinde kaybolup gitmiştir.
Sanat, kılıcın keskin yüzünde yürümektir.
Hayatta en çok sevdiğim şey samimi muhabbettir.
Kitap okuma ve anlama kabiliyetimiz çok zayıf. Bir türlü anlayamıyorum; İnsanın yazdığını insanlar neden okumaz?
Bu ümmeti ancak iki şey kurtarır; İLİM ve İBaDET.
Tiyatro konusunda devletten yardım alma bana biraz ters geliyor.
Tiyatroda kendi kimliğimizi kaybettik.
Sanatçı milli olmadan evrenseli aramaya başlarsa, bu uğraşın eserini ortaya koyarsa, bu bütün milleti ilgilendirir. O sanat eseri ile muhatap olan herkesin uğradığı yıkımın sorumlusudur. 'Biz böyle bir sorumluluk kabul etmiyoruz' diyebilirsiniz. Zaten sorumluluk duyacak kadar sorumlu olsaydınız, ülkemizde 'armut' tüketimi 'şiir' tüketimini geçmezdi.
Hemen hemen her tiyatro temsilimizin sonunda Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü'nü okudum. O Sakarya Türküsü'nde bir mısra var ki, beni dehşete düşürür; 'Siz hayat süren leşler'. Ve hayatım boyunca hayat süren leş olmamak için mücadele ettim.
Milli Piyango denilen kumar mekanizması ne kadar milli ise, sahnelerimizde sergilenen oyunlar da o kadar millidir. ramazan geceleri ibadet mi millidir, yoksa bu mübarek gecelerde Kanto seyretmek mi?
Dünyadaki bütün sular insanı bedenen temizler, ibadet de insanın ruhunu temizler. Hem bedenen hem ruhen temiz olan insanlar cennetin kapısını tekmeyle açar.
Hayatın içindeki zontaları söküp atmanın çaresi sanattır.
Ben sözümü sahnede söyledim.
Yahu şimdiye dek hep dram, hep gözyaşı oynadık. Bu arada geriye dönüp bir baktım da, sahneye çıkarmadığımız İslam büyüğü de kalmamış.
Ben tiyatroda fazla gürültü çıkarmaya, insanı tahrik edici şeyleri yapmaya taraftar değilim.
Ben insanın zaman zaman arabeskleştiğine, zaman zaman da klasikleştiğine inanıyorum.
Ya Rabbi, rızkını hazmı ile beraber ver.
Özgürlük ruhu ağırlıklarından ve kirlerinden arındırmakla mümkün. Yoksa, bedenin dilediğini yapabilme saçmalığı değildir.
Ebû Cehil'den beri kafire hasret kaldık.
Tiyatromuzun en büyük çıkmazı eleman yokluğudur. Genellikle gençlerimiz zaman zaman bu cazip işe takılırlar. ama hiçbirinin tiyatrocu olmak gibi bir amacı yoktur. Halbuki tiyatro mutlaka aynı görüşü paylaşan sanatçılardan oluşmalı ve sürekli olmalıdır.
Cahil müslümandan allah'a sığınırım.
Ya rabbi, emaneti tam verdin, tam al. ( İlk uçağa bindiği zaman )
Şimdi yeniden doğsam, tüm çektiğim sıkıntıları bilmeme rağmen davam için yine tiyatrocu olurdum.
Kim mahkemeye veriliyorsa, hapis yatıyorsa, bir yerde yakalanıyorsa daha çok sanatçı oluyor.
Tiyatro yapacağınız zaman karşınıza çıkan zorluklar, sizi şimdiden yıldırmamalı.
Biz Milli Tiyatro meşalesinin yanmasıyla vazifeli kıvılcımlarız.
Milletine güvenmeyen sanatçının milletiyle yapacağı manevi alışveriş çarpıktır.
Sanat sadece Hakk için kullanılırsa makbuldür. Gerisi hikaye.
Ben anlatmak istediğimi en uygun biçimde anlatırım. Neticede yaptığım tiyatroda her türün rengini bulabilirsiniz. Önemli olan da bizim tiyatromuzun bizim rengimizi bulmasıdır.
Sanat, gülü incitmeden gül yaprağına şiir yazmaktır.
allah canımı sahnede alsın.
Tiyatro, inancımızla bir çatışmaya girmemelidir.
Sanatın katılmadığı her hadise çirkindir. Bıktırıcı ve uzaklaştırıcıdır. Sanatsız tertip edilen geceler hatta mitingler, dostların yüreğine sızı, düşmanın ağzına gülücüktür.
Sanatçılara sorarsanız 'Tiyatro talihsiz bir meslektir' derler de bir türlü 'Biz bu millete layık olamadık' demezler.
Tiyatro benim için en güzel bir sanat dalıdır.
Ben tiyatronun bağımsızlığından yanayım.
Bana sığınağını söyle, ben kimliğini doldurayım. Niye derseniz, bir insan bunalıma girdiğinde meyhaneye gidiyorsa onun sığınağı içki şişesidir. Eğer bir insan bunalıma girdiği zaman secdeye gidiyorsa o adam kurtarıcısını bulmuş demektir.
Biz müslümana yakışır bir üslup bulabilmek için, Batı'nın bütün uygulamalarını bilmek ama hiçbirini bütün olarak taklit etmemek zorundayız.
Ben Tolstoy'u okurken hiç yabancılık çekmedim. Tolstoy bize çok yakın. Türkiye'de keşke Tolstoy gibi insan olsaydı. Ama öyle düşünce çamurunun içinde yaşıyoruz ki bırakın Tolstoy'u, Yunus Emre bile çeker giderdi herhalde.
Kocakarı imanını yakalamaya çalışıyorum.
Hayat mutlaka çok önemli ama hayatınızı kurtaracak kadar olmamalı bu önem.
Arkadaşım bu adamın babasından bahsediyorsun ama kim ismi nedir yazmıyorsun?
yazarımız çok başarılı
Çok iyi