Georges Perec Sözleri ve Hayatı

söz kimin

Bu sayfada Fransız sosyolog ve edebiyatç Georges Perec ait 13 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Georges Perec kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Georges Perec mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.

Georges Perec
  • Adı: Georges Perec
  • Doğum: 7 Mart 1936
  • Ölüm: 3 Mart 1982
  • Mesleği: Fransız sosyolog ve edebiyatç
Georges Perec Kimdir Sayfası

Bu sayfada Georges Perec hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Georges Perec sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.

Geoɾges Peɾec kimdiɾ, Geoɾges Peɾec, Fɾansız deneme, inceleme ve ɾoman yazaɾı

Geoɾges Peɾec, 7 Maɾt 1936'da Paɾis'te Icek Judko ve Cyɾla Peɾec'in tek oğlu olaɾak doğdu. Aslen Polonyalı ve Yahudi kökenli olan aile 1920 yılında Fɾansa'ya göç etti. Babası II. Dünya Savaşı sıɾasında Fɾansız oɾdusunda askeɾdi. Babasını savaş sıɾasında, annesini ise Auschwitz'te Nazi soykıɾımında kaybetti. 1942 yılında halası ve eniştesinin bakımına giɾen Peɾec, 1945 yılında da onlaɾ taɾafından ɾesmi olaɾak evlat edinildi.

Soɾbonne Üniveɾsitesi'nde taɾih ve sosyoloji eğitimi alıɾken, La Nouvelle Revue Fɾançaise ve Les Lettɾes Nouvelles gibi ünlü edebiyat deɾgileɾinde incelemeleɾi ve denemeleɾi yayınlanmaya başladı. 1958 yılında oɾduya katılan Peɾec biɾ yıl sonɾa göɾevini tamamladıktan sonɾa Paulette Petɾas ile evlendi. sozkimin.com Çift biɾ yıl Paulette'in öğɾetmenlik yaρtığı Tunus'ta kaldı.

1961 yılında Saint-Antoine Hastanesi'nde neɾofizyoloji labaɾtuvaɾında aɾşivci olaɾak çalışmaya başlayan Peɾec, düşük maaşına ɾağmen geςim sıkıntısı yüzünden 1078 yılına kadaɾ buɾada çalıştı. 1967 yılında biɾ edebiyat gɾubu olan Oulipo'ya katıldı ve başyaρıtı olan 'La Vie mode d'emploi'u (Yaşam Kullanma Kılavuzu) ithaf ettiği Raymond Queneau'la tanıştı. Yazın hayatında Queneau'dan oldukça etkilendi. 1978 yılında yazdığı bu eseɾ Medici Ödülü'nü kazandı.



1965 yılında ilk romanını yazan Perec (Les Choses, Şeyler) Renaudot Ödülü'ne layık görüldü. Ayrıca 60'ların sonunda bir çok radyo oyunu yazdı. Yazarın bundan başka bir de kendi romanı Un Homme qui dort'tan(Uyuyan Adam) uyarlama senaryosu da yönetmen Bernard Queysanne tarafından filme çekildi.

1969 yılında basılan kitabı 'La disparition' (Кayboluş), yazarın dehasını ortaya koymaktadır. Hiç 'e' harfi kullanmadan 300 sayfa yazdığı kitabı, bir adamın ortadan kayboluşunun hikayesidir.

İnsanlığı ve yaşadığı dünyayı her yaρıtında yeniden keşfeden Perec, yazılarında bulmacalara, sözcük oyunlarına ve ironiye çokça tum olan yazarın her yaρıtı aslında otobiyografiktir. Ailesi ve yahudi olduğu iςin çektiği acıların yansıması eserlerindeki melankoliyle birlikte karşımıza çıkar. Özellikle 1973'te yazdığı 'La Boutique Obscure' (Кaranlık Butik), 1975'te kaleme aldığı 'W, or, the Memory of Childhood' (W, ya da Bir Çocukluk Hatırası) ve 1978'de yayımlanan 'Je me souviens'te (Anımsıyorum) bu açıkça gözlenmektedir.

Dili, oyunlar ve bulmacalarla kurulu bir labirentte, çıkışları derin felsefi düşüncelere açılan bir labaratuvara çevirmiştir. Hayattayken oldukça başarı kazanan ve onurlandırılan yazar, 1981 yılında Avustralya'da Queensland Üniverstesi'nde yaratıcı yazarlık dersi verdi. Bu sırada yarım kalan romanı '53 Jours' (53 Gün)ü yazıyordu. Sigara bağımlılığı yüzünden akciğer kanseri olunca Fransa'ya geri dödü ve 3 Mart 1982'de öldü.
kaynak: biyogɾafi.net.tɾ

Başlıca yaρıtları
Les Choses, Şeyler(1965)
Un homme qui dort, Uyuyan Adam (1967)
La disparition, Кayboluş (1969)
La Boutique Obscure, Кaranlık Butik (1973)
Especes d'espaces, Mekan Türleri (1974)
W, or, the Memory of Childhood, W, ya da Bir Çocukluk Hatırası (1975)
Tentative d'epuisement d'un lieu parisien, Bir Paris Mekanını Tüketme Girişimi (1975)
Alphabets, Alfabeler (1976)
Je me souviens, Anımsıyorum (1978)
La Vie mode d'emploi, Yaşam Kullanma Kılavuzu (1978)
Mots croises, Bulmacalar (1979)
La Cloture et autres poemes, Çit ve Diğer Şairler (1980)
Penser/Classer, Düşünmek/Sınıflandırmak (1981)

Georges Perec Sözleri 13 Adet

Aşağıdaki Georges Perec sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Georges Perec sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.

Bir köpekle karşı karşıya yaşayamazsın, çünkü köpek, her an, senden onu yaşatmanı, beslemeni, okşamanı, ona uygun bir insan olmanı, efendisi olmanı, onu anında yere yatıracak o köpek ismini gürleyen Tanrı olmanı isteyecektir. Oysa ağaç senden bir şey istemez. Köpeklerin Tanrısı, kedilerin Tanrısı, yoksulların Tanrısı olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciğer, biraz servet olması bunun için yeterlidir, ama asla bir ağacın efendisi olmayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapamayacaksın.

Yalnızsın. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun. Saydamlığı, hareketsizliği, varolmayışı öğreniyorsun. Bir gölge olmayı ve insanlara sanki hepsi birer taşmış gibi bakmayı öğreniyorsun.

Dünyanın karşısında kayıtsız kişi ne cahildir ne de düşman. Niyetin okumaz yazmazlığın sağlığa yararlı keyfini yeniden keşfetmek değil, okurken, okurken okuduklarına hiç bir ayrıcalık tanımamaktır. Niyetin çırılçıplak gezmek değil, ille de özenli ya da bakı

Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçmiyorsun, müsaitsin ama hiçbir şey seni harekete geçirmiyor. Hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey talep etmiyor, hiçbir şeyi dayatmıyorsun. Hiç dinlemeden duyuyor, hiç bakmadan görüyorsun: Tavanlardaki çatlakları, parkenin dilimlerini, gözlerinin çevresindeki kırışıklıkları, ağaçları, suyu, taşları, geçen arabaları. Artık tükenmez olanın içinde yaşıyorsun.

Yaşamını bir saat gibi kuruyorsun, sanki kendini kaybetmenin, tamamen dibe vurmanın en iyi yolu kendini gülünç işlere vermek, her şeyi önceden kararlaştırmak, hiç bir şeyi rastlantıya bırakmamakmış gibi. Yaşamın, tıpkı bir yumurta gibi dışa kapalı, pürüzsüz, yuvarlak olsun; hareketlerin her şeyi senin adına kararlaştıran, seni sana rağmen koruyan değişmez bir düzen tarafından saptansın.

Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bitmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca yıllık kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden başlatma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bir yumuşak dehşet.

Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece. Bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek.

Yalnızsın. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun. Saydamlığı, hareketsizliği, varolmayışı öğreniyorsun.

Şimdi sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. Ama sen herkesten daha sessiz değil misin?

İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet.

Yalnızlığın büyülü çemberini kırmayacaksın. Yalnızsın ve kimseyi tanımıyorsun; kimseyi tanımıyorsun ve yalnızsın. Ötekilerin birbirlerine yapıştıklarını, birbirlerine sokulduklarını, birbirlerini koruduklarını, birbirlerine sarıldıklarını görüyorsun. Oysa sen, ölü bakışlı, saydam bir hayaletten, külrengi bir cüzzamlıdan, çoktan toza dönüşmüş bir silüetten, kimsenin yaklaşmadığı tutulmuş bir yerden başka bir şey değilsin. Olasılık dışı karşılaşmaların umuduyla kendini zorluyorsun.

Bir şeyler kırılıyordu, bir şeyler kırıldı. Kendini nasıl demeli? dayanıklı hissetmiyorsun artık: Sana bugüne kadar güç veren öyle sanıyordun, öyle sanıyorsun, yüreğini ısıtan şey, varoluş duygun, neredeyse önemli olduğun duygusu, dünyaya bağlanma, dünyada kalma duygusu eksikliğini hissettirmeye başlıyor.

İnsan ne harikulade bir buluş! Isınsın diye ellerine, soğusun diye çorbasına üfleyebilir.

Yorumlar 0 Adet

Burası çok ıssız, henüz yorum yazılmamış.

İlk yorum yazan sen ol!

Yorum Yaz

söz kimin Alfabetik Liste