Erol Anar Sözleri ve Hayatı

söz kimin

Bu sayfada Çerkez asıllı Türk yazar Erol Anar ait 74 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Erol Anar kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Erol Anar mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.

Erol Anar
  • Adı: Erol Anar
  • Doğum: 27 Mayıs 1965
  • Mesleği: Çerkez asıllı Türk yazar
Erol Anar Kimdir Sayfası

Bu sayfada Erol Anar hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Erol Anar sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.

Eɾol Anaɾ, (d. 27 Mayıs 1965 Havza,Samsun) Çeɾkes asıllı Tüɾk yazaɾ.

Biyogɾafi
Anaɾ, (Hatko) Çeɾkes biɾ ailenin çocuğu olaɾak 1965 yılında Havza'da doğdu. İlk ve oɾta öğɾenimini buɾada tamamladıktan sonɾa, sıɾasıyla Ankaɾa Üniveɾsitesi DTCF Antɾopoloji, İstanbul Üniveɾsitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Taɾihi, 19 Mayıs Üniveɾsitesi Resim bölümleɾinde dönem dönem öğɾenim göɾdü.

Çocukluğu
Anaɾ, Samsun?un Havza ilçesinde dünyaya geldi. Teɾsakan Iɾmağı'nın kıyısında, Döɾtyol?un aɾkasında mahallede büyüdü. Beş çocuklu biɾ ailenin döɾdüncü çocuğuydu.

Gençliği
Havza Lisesi'ni bitiɾen Anaɾ, yüksek öğɾenim göɾmek için Ankaɾa?ya gitti. Buɾada Seyɾan Eɾkek Öğɾenci Yuɾdu'na yeɾleşti ve Ankaɾa DTCF Antɾopoloji bölümüne devam etti. İki yıl Ankaɾa?da kaldı. Ancak okulu biɾ süɾe sonɾa bıɾaktı ve İstanbul?a göçen ailesinin yanına gitti. Buɾada tekɾaɾ üniveɾsite sınavına giɾeɾek İstanbul Üniveɾsitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Taɾihi bölümünü kazandı. Ancak biɾ yıl devam ettikten sonɾa bu okulu da bıɾaktı. sozkimin.com O dönemde aklında Avɾupa?ya yeɾleşmek vaɾdı. Daha sonɾa ailesi biɾlikte Samsun?a yeɾleşti ve buɾada 19 Mayıs Üniveɾsitesi Resim Bölümü sınavını kazanaɾak buɾaya devam etti. Bu dönemde Samsun Halkevi?nde hem üye, hem yönetici olaɾak çalışma yüɾüttü. Ayɾıca İnsan Haklaɾı Deɾneği Samsun Şubesi?nde de gönüllü olaɾak çalıştı. Kuzey Kafkasya Kültüɾ Deɾneği?ni de sık sık ziyaɾet etti. İHD Samsun Şubesi çatısı altında "İnsan Haklaɾı Gözüyle Oɾtak Kaɾikatüɾ Seɾgisi" düzenledi. Bu dönemde özellikle Limon deɾgisinde biɾçok kaɾikatüɾü yayınlandı.



Yazarlık hayatı
1990 yılında Ankara?ya yerleşti ve Çankaya Belediyesi Eğitim Kültür Müdürlüğü?nde işe başladı. 1996 yılında ilk kitabı yayınlanan yazarın, ondan önce bazı dergilerde de yazıları yayınlanıyordu. İnsan Hakları Derneği?nde gönüllü olarak çalışmaya başladı. Daha sonra dernek tarafından çıkarılan İnsan Hakları Bülteni Genel Yayın Yönetmeni oldu. Dernek yönetimine girdi ve İHD Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaρtı. 1997 yılında akademisyen yazar Fikret Başkaya ile birlikte Türkiye Ortadoğu Forumu Vakfı?nın kurucularından birisi oldu. Ve daha sonra iki yıl bu vakfın ve Özgür Üniversite?nin Genel Sekreterlik görevini yürüttü. Ayrıca vakıf tarafından çıkarılan, ?Özgür Üniversite Forumu? dergisinin de yayın kuruluna girdi. Kitaρlarını yayınlamaya devam etti.

Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi?nde ςalıştı. Burada Edebiyat Atölyesi ςalışması yürüttü ve ?Kent ve Edebiyat? adlı dergiyi ςıkardı. Erol Anar, Halkevleri (Samsun), Çocuk Haklarını Koruma Derneği (Ankara), Edebiyatςılar Derneği (Ankara), Türkiye Ortadoğu Forumu Vakfı (Ankara) Uluslararası Af Örgütü (Londra), Gazetecileri Koruma Komitesi (New York) ve Uluslararası Sanatςılar Derneği (Stutgart) üyesidir. İlk kitabı, 1996 yılında Çiviyazıları Yayınevi'nden (İstanbul) ςıktı. Araştırma-inceleme, roman, deneme ve kısa öykü türlerinde toplam 15 kitabı bulunuyor. Cumhuriyet, Özgür Gündem, Evrensel, Yeni Yüzyıl, Varlık, Turkish Daily News, Yeni İnsan gibi gazete ve dergilerde sanat, edebiyat, insan hakları konulu makaleleri yayımlandı.

Portekizce'ye ςevrilen ilk kitabı Café de manhã existencialista (Varoluşςu Kahvaltı) adıyla Kasım 2009'da Brezilya'da yayımlandı. 2010 yılında Aşklar ve Yalnızlıklar adlı kitabı, Amor e Solidão adıyla, yine aynı yayınevi tarafından Brezilya'da yayınlandı. Eyalet gazetesi olan Folha de Londrina'da 1,5 yıl suresince köşe yazıları yazdı. Halen bağımsız internet gazetesi t24.com.tr, cherkessia.net ve Evrensel gazetesine köşe yazıları yazmaktadır.

Yaşamını Brezilya'da sürdürmektedir.
kaynak: wiki

Eserleri
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Yaralı Bir Yüreğin Güncesi. Ankara: Aral Yayinevi, Ikinci basim: Hera Yayincilik. s. 143. 9759707438.
Anar., Erol (1996) (Türkçe). Krallar ve Soytarılar. Ankara: Yurt Kitap Yayın. s. 126. 9757076007.
Anar., Erol (1999) (Türkçe). Aşklar ve Kuşlar Azalırken. Ankara: Ütopya Yayıncılık. 9758382047.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Aşklar ve Yalnızlıklar. Ankara: Oteki Yayinevi, ikici basim: Hera Yayıncılık. s. 143.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). İçimde Irmaklar Akıyor. Ankara: Hera Yayıncılık. s. 251. 9759707411.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). ICQ Oykuleri. Ankara: Hera yayincilik. s. 256. 9759707438.
Anar., Erol (1996) (Türkçe). Insan Haklari Tarihi. Istanbul: Chiviyazilari Yayinevi. s. 360. 9757076007.
Anar., Erol (1997) (Türkçe). Dusunce Ozgurlugu. İstanbul: Aral Yayıncılık. 9758382047.
Anar., Erol (1996) (Türkçe). Sonra Ask Bitti. Ankara: Hera Yayınevi. s. 143.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Sana Mektuplar. İstanbul: Hera Yayıncılık. s. 160. 9759707411.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Kapilar Merdivenler Maskeler. Ankara: Aral Yayinevi. s. 144. 9759707438.
Anar., Erol (1997) (Türkçe). Ote Kiyida Yasayanlar. Ankara: Belge Uluslararasi Yayincilik. s. 160. 9757076007.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Sonra Ask Bitti. Ankara: Hera Yayıncılık. s. 160. 9758382047.
Anar., Erol (2000) (Türkçe). Hayata Dair Notlar. Ankara: Hera Yayıncılık. s. 96.
Anar., Erol (2003) (Türkçe). Sen. İstanbul: Chiviyazilari Yayinevi. s. 180. 9759707411.

Aldığı ödüller
3'lük ödülü, Musa Anter Basın Şehitleri 1997, İstanbul
2'lik ödülü, Musa Anter Basın Şehitleri 1998, İstanbul
Hellman-Hammeth Vakfı Düşünce Özgürlüğü Ödülü, 1997 (McCarty döneminde baskıya uğramış Amerikalı iki komünist şair), New York
Şeref Mansiyonu XVII Ulusal Edebiyat Yarışması, Ponta Grossa Sanat ve Edebiyat Akademisi, Brezilya, 2010

Erol Anar Sözleri 74 Adet

Aşağıdaki Erol Anar sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Erol Anar sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.

Anlam arayışı, yüreğe yapılan bir yolculuktur. Yaşam nedir? Bu soruyu sorduğun anda anlam arayışı serüvenin de başlamış demektir.

İnsanın taşıyabileceği en ağır yük, kendi yüküdür.

Zaman kavramı kadar insanları şaşırtan ve onlara sonsuzluktaki kahredici çaresizliklerini derinden duyumsatan bir başka kavram daha yoktur.

İçinde yaşadığımız çağ, her ne kadar 'bilgi ve enformasyon çağı' olarak nitelense de özünde anti-entelektüel bir çağdır. Bu ilk bakışta bir paradoks olarak görünse de, yadsınamaz bir gerçektir.

Özgürlük bence, bu sonsuz yolculukta bir sonuç değil, bir başlangıç noktasıdır: Daha mutlu ve daha yaratıcı olmanın olanaklarını çoğaltan bir başlangıç.

Aşkın en iyi tarifi Binbir Gece Masalları'nda yapılmıştır ve aşk daha çok 'Doğulu' bir kavramdır.

İnsanların çoğu usta birer boş yergi avcısıdır. İnsanların birisini yermek için en küçük fırsatı, nasıl olağanüstü bir çabayla yakaladıklarını görmek şaşırtıcıdır. Çoğu insan, kendi değerini başkalarını yermekle yükselttiğini düşünür. Oysa başkasını boş yere yerdiğinde bir şeyler kazandığını düşünen insan, kendi değerini düşürmekten başka bir şey yapmadığını anladığında, o insan için artık çok geç olacaktır.

Hemen şimdi ve burada olmayan özgürlük, gelecekte de olmayacaktır.

Doğru, yanlış kişinin ağzında bile doğruluğundan bir şey yitirmez.

Henüz var olmayan hiç var olmayacak anlamına gelmez. Öyleyse yok olan vardır. Var olan ise yok olmaya mahkûmsa, var olan yoktur.

Gerçeğe ulaştığını sanan, gerçeğe ulaşmış değildir. Gerçeğe ulaştığını sanan, yalnızca gerçekten uzaklaşmıştır.

Her şey içimizdeki devleti ve iktidar tutkusunu yenmekle başlıyor.

Çoğu zaman başkalarının senin bilgilerine ihtiyacı yoktur. Unutma bilgiye ihtiyacı olan sensin, yalnızca sen.

Dünya tarihsel olarak, her gün yeniden inançlarla kurulup, inançlarla yıkılıyor.

Gölgenin hükmü, gölgede geçmez.

Herkes kendisini akıllı sanır. Kendisinin diğerlerinden daha akıllı olmadığını düşünmeye başlayan birisi akıllanmaya da başlamış demektir. Ancak kendisinin diğerlerinden daha akıllı olmadığını fark ettiği için akıllı olduğunu iddia eden birisi tam anlamıyla bir budaladır.

Bir kentin ölümü, bir insanın ölümünden çok daha trajiktir. Ve kentler öldüğünde geride yaşayan bir şey kalmaz.

Ne olduğunu değil, ne olmadığını, ne olacağını degil, ne olmayacağını bilen insan doğru yoldadır.

Cennetteki bir insanın en büyük dileği, bir an önce bu cehennemden kurtulmaktır.

Kapitalizm, paranın sevgi üzerindeki iktidarıdır.

Aşk bazen inkâr edilir, ama aşk inkârın inkârıdır.

Ne kadar yükseğe çıkarsan, diğer insanlar senin görüş alanında o kadar küçülürler. Fakat sen de diğer insanların görüş alanında o derece küçülürsün.

Sanal gerçeğe dönüşünce, sanal olmuyor artık; gerçek sanal oluyor.

İktidar kavramını iyi anlayabilmek, çözümleyebilmek ve yakın geleceğe ilişkin öngörüde bulunabilmek için yapılması gereken ilk şey, tekrar ve tekrar tarih okumaktır. Tarih yalnızca dünün değil, bugünün ve yarının öyküsünü de içinde barındırır görebilene. Bundan sonra neler olacağını kişilere değil, tarihe sorunuz, bütün yanıtlar orada zamanın tozlarının altında gizlidir.

Kafesteki bir kuş bile özgür olduğuna inandırabilir. Bu bir yanılsamadır. Ancak yanılsama, bazen gerçeğin yerine geçer.

Küçüldükçe büyüten ve büyüdükçe küçülten şey kibirdir.

Karanlık ve derin bir mahzende yüzyıllardır bekleyen kaliteli ve değerli bir şarap sanıyoruz kendimizi. Ama ne yazık ki, şişenin içinde bir damla bile şarap yok. Ama biz hâlâ çok değerli bir şarap olduğumuzu düşünüyoruz. Oysa yalnızca boş bir şişeden ibaretiz. Dışarıdan bakınca dolu görünen, ambalajı güzel, ama boş bir şişe. Bir gün şişe açıldığında ise, ne yazık ki yaşam serüvenimiz de sona ermiş oluyor.

İnsanları kolayca harcayanlar, harcadıkları kişinin aslında kendileri olduklarının farkında değillerdir.

Her şey hiçbir şeydir, hiçbir şeyse her şey değildir.

Yabancılaşma, çağdaş insanın en büyük acısıdır. Asıl trajik olan ise insanların yalnızca birbirlerinden ayrıyken değil, birlikte iken bile birbirlerine yabancılaşmalarıdır.

Kendi ayağına takılan pranganın zincirlerinin kısaltılmasına, özgürlüklerinin kısıtlanmasına sevinen, bunu kutlayan bir toplumun ruhu köleleştirilmiştir. Öyle bir topluma özgürlüğünü verseniz de, o gönüllü köle kalmayı tercih eder, çünkü köleliğini içselleştirmiş, ayaklarında zincirler olmadan, birileri kendisini çekip goturmeden yurumeyi bilmemektedir. Gönüllü köle, iki kere köledir. En kötüsü ayağındaki, beynindeki ve boynundaki hegemonik zincirlerinin şakırtısından mutlu olup, üstelik bununla gurur duyanların cogunlukta olduğu bir dünyada yaşamaktır.

İnsan sık sık arkasını kontrol etmeli; gölgesi ardından geliyor mu diye. Yoksa yaşama henüz bir gölge bile düşüremiyor mu? Bazı insanların gölgesi yoktur. Bazılarının ise kendisi gölge, gölgesi ise kendisidir.

Başkalarıyla kendi gerçeğini paylaşan insanın duymak istediği tek şey, kendisine itiraf edemediği gerçekleri başkasının ağzından duyma istediğidir.

Özgürlüğü elde edemezsiniz. Özgürlük olabilirsiniz ancak. Özgürlük olmak demek, özgürlüğe olan inanca sahip olmak demektir.

Hayat farkına varmadığın sürece bir rüyadan başka bir şey değildir.

Ölümün, yaşamın ve zamanın üzerinde olan tek bir şey varsa, o da henüz doğmamış olandır.

Dünyanın en sıcak şeyi insan sıcağıdır; dünyanın en soğuk şeyi insan soğuğudur.

Aynı anda var olan ve aynı anda yok olan bir şey varsa o da zamandır. Zaman, hem var hem yoktur; yokluğu anlamsızlaştırandır.

Aşk, cennetin kapısında cehennemi dilenmektir.

Ölüme teslim olacağım, ama hayata asla.

Özgürlük ile mutluluk arasında bir bağ vardır. Fakat kendisini mutlu hisseden insan, her zaman özgür hissetmeyebilir. Ya da kendisini özgür hisseden insan, her zaman mutlu hissetmeyebilir.

Herkesin denizi kendisine okyanustur.

Her şey ile hiçbir şey arasındaki kapıyı aralayan gerçeğe giden yolu görür.

İnsan bazı durumlarda hani ellerini nereye koyacağını bilemez ya, duyguların taşıyıcısı yürek de böyledir zaman zaman. İnsan bazen duygu yoğunluğu yaşar ve böylesi durumlarda yüreğini nereye koyacağını bilemez.

Hiç, var olanın içindedir.

Bu dünyada hiçbir şey yoktur ki, biz denemeden çok önce birileri tarafindan denenmemiş olsun.

Cennet, kendi cehennemini de içinde taşır. Cennetteki cehennem, gerçek cehennemden gerçek cehennemden çok daha kötü ve tercih edilmezdir.

Beklemeye değer tek şey ölümdür.

Var olduğunda yok, yok olduğunda var olan şey aşktır.

Çoğu insan özgürlüğünü karnını doyurmak için satar. Oysa özgürlük, bazı insanlar için ekmekten daha değerlidir. Örneğin Brezilya'da sokakta yaşayan insanların uyuyabilecekleri ve ücretsiz karınlarını doyurabilecekleri enstitüler vardır. Ama sokakta yaşayanların çoğu zorunlu olmadıkça oraya gitmekten kaçınır. Çünkü sokaklarda özgürdürler ve özgürlüklerini ekmekle değiştirmek istemezler. Özgürlük, onu bilmeyenler için çoğu zaman bir şey ifade etmez, ama özgürlüğü bir kez tadanlar ondan asla vazgeçmek istemezler.

Yürekte ve beyinde yankısını bulabilen ve hayata anlam yükleyen her şey güzeldir.

Cennetteki bir insanın dileği, bir an evvel bu cehennemden kurtulmaktır.

Kazanacağına inanmayan birisinin kazandığı zafer, buruktur.

Kâğıt kayıklarda tükettiğimiz kâğıttan hayatlara benziyor ömürlerimiz.

Kapitalizm insanın tüm zamanını çalmakta ve böylece onu köleleştirmektedir. İnsanların artık daha fazla para kazanmaktan başka bir amacı yoktur, bu daha fazla para daha az entelektüel faaliyet, daha az insani yaşamdır.

Eğer bir ülkede hapishane varsa, yönetimi ne olursa olsun o ülke özgür değildir.

Kendi ölümüne doğru hareket etmeyen tek şey zamanın kendisidir.

Bulma çabasından arınmış bir arama, kişiyi kendisine yaklaştırır.

Yalnızlık nevrotiktir. Nevrotik olmak yaratıcı olmayı tetikleyebilir. Yaratıcı olmak ölümü kısıtlamaktır, onu kendi topraklarına çekilmeye zorlama girişimidir.

İktidar, hükmetme duygusu ölümcül derecede yabancılaştırıcıdır. İktidar hırsı, görüldüğü yerde yok edilmesi gerekecek kadar tehlikelidir. İktidar duygusu ve hırsını yenebilen bir kişiye artık hiç kimse hükmedemez. Ve artık bu kişi başkalarının değil, kendi üzerinde gerçek iktidara sahiptir; o hükmetmek ve hükmedilmek duygularından arınmıştır.

Özgürlük, yarının değil, bugünün şimdiki an'ın sorunudur. Dönüşüm ve değişim de şimdiden, burada başlamalıdır. Bu da iktidarı ele geçirerek ve başka bir baskı mekanizması kurarak değil, hiyerarşiden mümkün olduğunca arınarak, kendi içinde bir gerçek dönüşümden, doğrudan demokrasiden geçer.

Çoğu zaman insanları gözümüzde olduklarından daha fazla büyütür ve onlara dürbünün büyük gösteren tarafından bakarız. Sonra ise şu ya da bu nedenle, aynı insanlara, dürbünün ters, yani uzak gösteren tarafından bakarız. Sonuçta o insanlara ya onları gözümüzde büyüterek ya da küçülterek bakmış oluruz. Bu da bizim ikili ilişkilerimizdeki, yanılsama ve paradoksumuzdur.

Her zaman doğru olmayan yine de doğrudur. Paradoks ise doğrunun en açık görünüşüdür.

Bu dünyada herkes varlığıyla bir boşluk doldurur, ancak yokluğuyla bir boşluk yaratacak hiç kimse yoktur ve olmamıştır da. Belki bazı kişiler için boşluk oluştursa da, hayatın kendisinde bir boşluk yaratmaz.

Her şey ile hiçbir şeyin ortasında aşılmaz bir uçurum vardır.

Platon, 'felsefenin kaynağı şaşırmadır.' der. Günümüzde içinde yaşadığımız 'postmodern çağ'da, artık hiçbir söz, davranış ve herhangi başka bir şey insanları şaşırtmıyor. Şaşırma duygusunu yitiren insan, kolay kolay tepki de vermez. Öyleyse dünya insanlığı, şaşırma duygusu ile birlikte felsefesini yitirmiş demektir. Felsefesini yitirmiş bir toplum, yolunu ve hayatın anlamını da yitirmiş anlamına gelir.

Her şey insanların kim tarafından olursa olsun yönetilmeyi reddettikleri ve inisiyatif aldığı zaman farklı olacak.

Özgürlük de mutluluk gibi avuca alındığında sessizce ölür. Sadece özgürlük düşüncesinin peşinden koşmak bile insanı özgürleştirir.

Yanına yaklaşıldıkça büyüyen birisi değil, yanından uzaklaşıldıkça büyüyen bir insan olmalısın.

Dünyanın en sıkıcı duygusu istediği bir şeyin insanın peşnden koşmasıdır.

Birçok eski inanışa göre insanın bu dünyada sahip olduğu tek şey kendi bedenidir. Ama çağımız insanına bakıldığında, bugün insanların sahip olamadığı tek şeyin kendi bedenleri olduğu görülür. Kendi bedenleri dışındaki her şeye sahip olsalar da bu insanlar, hiçbir zaman kendi gerçeklerini göremeyeceklerdir.

Aynanın sırları döküldüğünde, o artık cam olmuştur. İnsanın tüm sırları döküldüğünde, kalmadığında ise, o artık kişisel özelliğini ve değerini kaybetmiştir.

Evrensel insan olmak demek, kendi öz kimlik ve değerlerini yadsımak degil, tam tersine bu değerlerden yola çıkarak bütünsel evrensel bir boyuta ulaşmak anlamina gelir. Evrensel insan, çok yönlü insandır; psikolojiden felsefeye, sanata edebiyata, birçok alanda öğrenir. Kafası açıktır, dogmatik değildir ve araştırmacıdır. O öğrendikçe bildiğini degil, daha çok bilmediğini düşünür ve bilginin sınırsız olduğunun farkındadır.

Kendisini göremeyen ve kendi gerçeğini başkalarından işiten kişi ne kadar da zavallı ve acınasıdır.

Yorumlar 6 Adet

Perihan

Ayten Eşki.

Sözlerin hepsini okudum... Daha olsa daha da okurdum... Çok hoşuma gitti...
İnanıyorum ki, bu dünyada, bazı insanlar, bazı insanları tanımalı... Kitaplarıyla düşünceleriyle ve daha pek çok şeyleriyle...
Ben, bilinmeyen güçlere inanıyorum...

Perihan

Zeynep banu

[32389] numaralı söz için:
Bir kentin olumu bir insanin olumunden cok daha trajiktir. ve kentler oldugunde geriye yasayan bir sey kalmaz..
Ne kadar da dogru. sehirlerin ruhu oldugunu dusunurum hep. o ruh o sehirde yassyan insana sirayet eder. insan olse de sehir kalir. ama sehir olurse geriye bir sey kalmaz. 99 depreminde oldu adapazari...

Perihan

Mehmet AKIN

Sözlerinin büyük çoğunluğu, hayatın gerçekleri ile eş değerdir. Kutluyorum çok dikkatli bir şekilde tekrar tekrar okudum.!

Perihan

Vahit Yılmaz

[32342] numaralı söz için:
“Yokluğu ile boşluk oluşturmaz” kişi için evet yaşam için hayır diyorsunuz. Kişi kendi yaşamından ibarettir, yaşamımda eksiklik noksanlık oluşursa kişiliğime de etki etmiş olmuyor mu. Bir kere taşla şekil almıştır gedik, gedik taşla şekillenmemiştir. Taşa şekillenen gedik alışmışamaz kolay kolay başka hiç bir taşa

Perihan

F.ÖN Cörekcioglu

Yureğine sağlık. Başarılarının devamını dileriz.

Perihan

Hayreddin

Sözleri ilgi çekici ve hoş olmuş. Başarıların devamını dileriz.

Yorum Yaz

söz kimin Alfabetik Liste