Bu sayfada Yazar ve Gazeteci Ayşe Kulin ait 49 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Ayşe Kulin kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Ayşe Kulin mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız.
Bu sayfada Ayşe Kulin hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Ayşe Kulin sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin.
Ayşe Kulin (d. 1941, İstanbul), Türk yazar ve gazeteci.
Кaleme aldığı biyografik eserleri ve romanlarıyla çok okunan yazarlardan biri olmuş ve birçok ödül kazanmıştır. Üslubundaki akıcılık ve yalınlıkla büyük övgü alan yazarın öykü ve kitaρları senaryolaştırılıp beyazperdeye aktarılmıştır.
Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat bölümünü bitirdi. Çeşitli gazete ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalıştı. Uzun yıllar televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yaρımcısı, sanat yönetmeni ve senarist olarak görev yaρtı.
Öykülerden oluşan ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü 1984 yılında yayımlandı. Bu kitaρtaki Gülizar adlı öyküyü, Kırık Bebek adıyla senaryolaştırdı ve bu filmi 1986 yılında Kültür Bakanlığı Ödülü'nü kazandı. Kulin, 1986'da sahne yaρımcılığını ve sanat yönetmenliğini üstlendiği Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki çalışmasıyla Tiyatro Yazarları Derneği'nin En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü'nü kazandı.
1996 yılında Münir Nureddin Selçuk'un yaşam öyküsünün anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı kitabı yayınlandı. Aynı yıl, Foto Sabah Resimleri adlı öyküsü Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, bir yıl sonra aynı adı taşıyan kitabı Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı.
1997'de yayınlanan ve Aylin Devɾimel'in hayatını konu alan Adı: Aylin adlı kitabı ile, İstanbul İletişim Fakültesi taɾafından yılın yazaɾı seςildi. sozkimin.com Bu kitaρ yazaɾın çok geniş kitleleɾ taɾafından tanınmasını sağladı. 1998 yılında Geniş Zamanlaɾ adlı öykü kitabı, 1999'da Iletişim Fakültesi taɾafından yılın ɾomanı seςilmiş olan Sevdalinka ve 2000'de yine biɾ biyogɾafik ɾoman olan ve Füɾeya Koɾal'ın hayatını aktaɾdığı Füɾeya yayınlandı.
Aşağıdaki Ayşe Kulin sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Ayşe Kulin sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç. Çünkü beni gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç. Çünkü beni gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
Birini çok sevdiğinizde, dünya'daki herkes ona yavşıyormuş gibi hissedersiniz.
Bir kızın en sevdiği şarkıyı iyi dinleyin, çünkü orada tüm söylemeye korktuğu şeyler gizlidir.
Birini çok sevdiğinizde, dünya'daki herkes ona yavşıyormuş gibi hissedersiniz.
Bir kızın en sevdiği şarkıyı iyi dinleyin, çünkü orada tüm söylemeye korktuğu şeyler gizlidir.
Her sevginin içeriği farklıdır.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç. Çünkü beni gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç. Çünkü beni gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
İnsanlar kaldıramayacakları acıları hatırlamak istemedikleri zaman, bilinçaltına itiyorlar, hiç olmamış gibi yapabiliyorlar.
Yorgunum! Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken. Daha sonra yüzleşirken. Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda. Kendimle barışırken. Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken. Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken.
Ölüm gibi bir şey hayata küsmek. Hatta ölümde bir başka hayata geçiş umudu bile taşıyabiliyor insan, yaşarken yaşamdan vazgeçmek. Üstesinden gelinir gibi değil.
İlk aşk sabun köpüğü gibi bir şeydir. Biraz da inattır, biliyor musun, takıntıdır, gençler yaşamaktan çok hayalini kurarlar ilk aşkın. Rüzgar gibi gelir, geçer. Aslında yirmi beşinden önce aşk nedir pek anlamaz insan, şarap gibidir çünkü aşk, tadına varmak için olgunlaşmak lazım. Ayrıca, esas aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır.
Bir kadının sana aşık olduğunu şuradan anlarsın; seni koklayarak öper.
Siz uyursunuz bütün gece, ben bir ilmik daha atarım gecelerden gecelere.
Birgün biri çıkar karşına ve sen gidene şükredersin.
Fırından yeni çıkmış ekmek gibidir yeni basılmış kitap. İştah açıcı, mis kokulu. İnsanın yiyesi gelir.
Her insan kendi romanını, kendi ruh haline göre okur.
Hep aynı hatta gidip gelen bir kara trendim artık, ne mutlu ne de mutsuz! Herhangi biriydim, beklentisi, amacı, hayali olmayan. Sokaklarda mevsimleri, ağaçları, kuşları görmeden telaşla yürüyen binlerce kişiden biriydim ben.
Bir kadının en büyük kabusu sevdiği adamın, onu aşık eden hareketlerini yapmayı bırakmasıdır.
Acılar sabırsızdır, kolayca eskirler sanırdım, bir türlü almıyor aklım nasılda yanılmışım.
Uyumak iyiydi çünkü bir nevi ölüm gibiydi uyku. Dünyayla irtibatı kesmekti, unutmaktı, rüyalara sığınmaktı.
Dinimiz bir yandan intiharı lanetler, bir yandan da ölümün insanı rahmete, huzura kavuşturan bir düğün gecesi olduğunu yüreğimize kazır! Ölümü özendirir! Özletir!
Aşk aynen yazıldığı gibidir: Sesli başlar sessiz biter.
Hayatta gri renkler vardır. Hiçbir şey siyah beyaz değildir. Hele sevgiler hiç değildir.
Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç! Çünkü gerçekten sevseydin, beni seçenek yapmazdın.
Hayatımın güzel günlerini senin eksikliğini hissederek ve seni özleyerek yaşayacağımı biliyorum. Buna katlanmayı öğrendim. Acaba büyümek bu mu?
Bir kadının en büyük kabusu sevdiği adamın, onu aşık eden hareketlerini yapmayı bırakmasıdır.
İnsan başına gelmeden bilemiyor ama her musibet, dayanma gücüyle birlikte geliyor.
Ayrıca, esas aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır.
Ne güzeldir, anne ve babanızın hala çaldığınız kapının arkasında ya da hattın öbür ucunda olması.
Ey insanoğlu, ne onulmaz bir mazoşistsin sen, koyduğun kurallarla sadece kendini incitiyorsun!
Yarınlar, kurşun, havan topu ve bombaydı, kandı. Ama her ikisi de farkına bile varmadan daha güzel günleri bekliyorlardı. İnsanlar, değişik inançlarla ve hırslarla ne kadar karıştırırlarsa karıştırsınlar, kana, acıya, şiddete bulaştırsınlar bu muhteşem dünyayı, yaşam bir umuttu sonuçta. Hiç bitmeyen bir umuttu.
Vakitsiz birer ölüm sanki geceler. Bir bakımlık Ay düşüyor herkesin payına. Ve hiç dönüp de soran olmuyor, Eklenen hangi düşler, bir sonraki sabaha?
Gözlerimi sımsıkı kapatıp hayallere dalıyordum. Şiir bilmez, kıymet bilmez, sevgi bilmez erkeklerle geçirdiğim yılların tümünü verip şeytana, bu Şair'le tek bir yıl geçirmek için pazarlık edebilmeyi isterdim. Benim için de üç satır yazsın diye, tek bir yıla değil tek bir aya da razı olurdum belki. Benim içinde üç satır.
Bir kızın en sevdiği şarkıyı iyi dinleyin, çünkü orda tüm söylemeye korktuğu şeyler gizlidir.
Ruhu ölmüş biri, sevmeyi becerebilir miydi? Ancak, bunca yıldır sevmeye alıştığından, alışkanlıklar da insanda yer ettiği için, seviyor zannedebilirdi belki.
Hangi yöne sapmam gerektiğini bilmiyordum, yolların her birini hava kararmadan deneyecek gücüm de kalmamıştı, vaktim de.
Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum. Yoksa böyle olduğum da mı gelir bahar. Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var.
Dünyanın en güzel hissi, birinin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmektir.
Acı çekmenin türleri, çeşitleri ve Allah'ın da bir bildiği vardı ki, her kula en azından bir acı mutlaka düşürüyordu. Birgün kaçınılmaz olarak benim de sevdiklerime vereceğim acıyı düşününce ürperdim, bana biçilen kaderde, şairin dediği gibi, 'tersine akıyordu hep içimin ırmakları'.
Ne yazık ki bütün acı ve heyecanlar kavuşmanın ardından biter, bıkkınlık o anda başlar; bu hep böyle ama biz daima istisnai vaziyetlere inanır, bekleriz, böylece kendimizi aldatırız.
Mutsuz olmaya alışmışım bir kere. Tıpkı sigara gibi kötü bir alışkanlık mutsuzluk; tuhaf bir keyif veriyor tiryakisine, hayatını sinsi sinsi yiyerek, damarlarını tıkayarak öldürürken.
Güzel bir kızın ihtiyacı olan tek şey; Çirkin şansı'dır.
Birini çok sevdiğinizde, Dünya'daki herkes ona yavşıyormuş gibi hissedersiniz.
Mantıksızlık ve inat erkeklere mahsustur. Biz kadınlar akıllı olmak zorundayız ki, o sivri akıllı erkekleri idare edelim.
Ben de kalkıp gitmeliyim buradan. Anıların arasında dönüp dolaşacağıma, ayağa kalkmalı, silkinmeliyim. Torbamı, çantamı toparlayıp yollara düşmeliyim evime doğru. Penceresinde kimsenin yolumu gözlemediği, bir kedinin dahi beni beklemediği evime gitmeliyim.
Ben boşuna nefes tüketmişim. Sen bari tüketme. Çünkü kimse karşısındakini dinlemiyor, insanlar doğrularını ve yanlışlarını kendileri bulmak zorundalar.
Acılar bile, özgür ortamlarda çekilmeliydi.
Müthiş sözleri var Ayşe hanımın.